Evde yaptığı paylaşımlara bile söz edildiğini söyleyen Alişan, artık paylaşım yapmaktan korkar olduğunu belirtti.

BÜYÜK BİR EVDE OTURUYORSAM KİME NE? 

''Neymiş efendim, çok büyük evde yaşıyormuşuz da onlar küçücük evlerde yaşıyormuş. 23 yıl aralıksız, köpek gibi çalıştım.'' diyen Alişan, ''Büyük evde oturuyorsam kime ne! Nasıl bir evde yaşadığım kimi, niye ilgilendirir? Keşke herkes eşit şartlarda para kazanabilse ama dünyadaki eşitsizliğin suçlusu ben değilim.'' açıklamasını yaptı.

Emre Kızılırmak: “Özümüze dönmemiz gerek” Emre Kızılırmak: “Özümüze dönmemiz gerek”

Buse Varol ise ilk evlendiklerinde apartman dairesinde oturduklarını şimdi ise kirada oturduklarını açıklamak zoruda olmanın üzücü olduğunu söyledi.

Posta Gazetesi'nden Alev Gürsoy Cimin'e konuşan Alişan ve Buse Varol çiftinin açıklamalarından satırbaşları:

ÖLEN BİRİNİN ARDINDAN BU YAPILMAZ

Alişan: Acı zamanlarda bile insanların kin ve nefret dolu oluşu beni hayrete düşürüyor. Ebru Şallı’nın oğlunun vefatına o kadar üzüldük ki iki gün kendimize gelemedik. Ufacık bir çocuk ölmüş ama insafsızca yorumlar yaptılar. Nur Yerlitaş’ı kaybettik, onun da arkasından demediklerini bırakmadılar. İnsanı bir tek Allah yargılar. Her şeyi eleştirmeyi kendinde hak bulanlar var. Ölen birinin ardından bu yapılamaz. Bu kadar kötü olmayı nasıl başarıyorlar, anlamıyorum.

KİMSEYLE GÖRÜŞMÜYORUZ

Alişan: Biri çıkıp “2020’de kimse evinden çıkmayacak, tokalaşamayacak, öpüşmeyecek” dese inanan olmazdı ama oldu. Tüm dünya bir virüsün esiri oldu. 15 Mart’tan bu yana evdeyiz. Kimseyle görüşmüyoruz.

Buse: Eve tıkılmak zor ama bizim için bir yandan iyi oldu. Burak, 1 yaşını yeni geçti ve onunla hep birlikte vakit geçirmek bizim için çok iyi oldu. Yakında normalleşeceğiz umarım.

İNSANLIK MESAJI ALMIŞTIR İNŞALLAH

Alişan: Biz zaten lüks tutkunu değildik. Şu an en çok özlediğim şey arkadaşlarımla Nişantaşı’nda bir çay içebilmek, tatil yapabilmek. İnsanlık mesajı almıştır inşallah. Suriyeli bir çocuk “Ölünce sizi Allah’a şikayet edeceğim” demişti. Herhalde o çocuk şikayetini etti ki insanlık böyle bir şey yaşıyor. Bir korku filminin içindeyiz.

Buse: İnsanlar her şeyi o kadar çabuk tüketir hale gelmişti ki... Hayvana işkence, insana yapılan zulümler, savaşlar, hırslar hayatın önüne geçmişti. Bu virüs bunları azalttı. Herkes canının derdine düştü. İnsanlar daha temiz yaşamayı öğrendi. Denizler bile çöp içindeydi. İnsanlar elini eteğini çekince Boğaz’a yunuslar geldi.