Türkiye'nin yakın tarihini derinden etkileyen en önemli olaylardan biri olan 17 Ağustos 1999'da meydana gelen depremde, resmi raporlara göre 17 bin 480 kişi öldü, 23 bin 781 kişi yaralandı. 285 bin 211 ev, 42 bin 902 iş yeri de hasar gördü. 2010 yılında yayımlanan Meclis araştırması raporuna göre ise hayatını kaybedenlerin sayısı 18 bin 373, yaralananların sayısı 48 bin 901 kişi olarak belirtildi.
Felaketin ardından yaklaşık 16 milyon insan depremden değişik düzeylerde etkilenmişti.
Yalova ve Kocaeli Deprem Anıtı önünde Marmara Depremi'nin 24. yılı dolayısıyla düzenlenen anma etkinliğinde, depremin yaşandığı saat olan 03.02'de saygı duruşunda bulunulup, depremde yaşamını yitirenler için dua edildi.
Sessiz Yürüyüş #MarmaraDepremi#Yalova #45saniye#17Ağustos1999 pic.twitter.com/pQ6KDeCqW2
— Yalova Belediyesi (@yalovabld) August 16, 2023
Türkiye’de deprem gündemiyle özdeşleşen kişilerin başında Bilim Akademisi kurusu üyesi ve yerbilimci Prof. Dr. Naci Görür geliyor. Marmara depremi sonrası Düzce’ye ilişkin uyarılarında haklı çıkan Görür, Elazığ ve Kahramanmaraş merkezli depremler öncesinde de uyarılarda bulunmuştu.
1912 yılındaki Şarköy depremi sonrası 1999’daki Gölcük depreminin Marmara’nın ortasında bir sismik boşluk yarattığını söyleyen Görür, “Bu oluşan boşlukta deprem bir ihtimal değil, zorunluluktur” dedi, büyük Marmara depremi için sürenin azaldığı uyarısında bulundu. Gölcük depremi sonrası konunun, dönemin Ecevit hükümeti tarafından ciddiye alındığını, önemli adımlar atıldığını ve bu kapsamda güçlendirme, arama kurtarma gibi alanlarda çalışmalar yapıldığını belirten Prof. Dr. Görür, “Kanun hükmünde kararname ile Ulusal Deprem Konseyi kuruldu. Alanında uzman kişilerden oluşan bu ekip, hem farkındalık oluşturdu hem çeşitli önerilerde bulundu. Ancak konsey, işlevini yitirdiği gerekçesiyle 6 Ocak 2007 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan genelge ile bize haber bile verilmeden lağvedildi. Eğer başlandığı gibi devam edilseydi, İstanbul’u çoktan kurtarmış olurduk” diye konuştu.