Bursa'nın Yıldırım ilçesinde geçtiğimiz hafta gerçekleşen düğünde gelin kızın annesinin Koronavirüs olduğunu herkesten gizlediği öğrenildi. Bursa Yenidönem gazetesinden Lale Akasoy'un dile getirdiği olayın ayrıntıları Türkiye'yi şaşkına çevirdi.
Kayınvalidenin "Hastalığım bilinir duyulursa kimse düğüne gelmez" çekincesiyle düğüne gelen davetlilerden gerçeği sakladığı düğünde de hiçbir tedbir almadan herkesle sarılıp kucaklaştığı öğrenildi.
EKİPLER KAPI KAPI DOLAŞIP DÜĞÜNE GİDENLERE TEST UYGULAYIP SORULAR SORUYOR!
Filyasyon ekipleri, ifadelerine başvurdukları hastalara "Nerelere gittiniz, en son hangi toplu davete katıldınız, kimlerle temas ettiniz" sorularını yönelttikten sonra test yaptı. Test sonuçlarının pozitif çıkmasının ardından düğün sahipleri araştırılmaya başlanınca düğün sahibi kızın annesinin pozitif vaka olduğu ve ev karantinasına alındığı belirlendi.
Hastalık düğüne katılan konuklara gelinin annesinden bulaşırken, resmi kayıtlara da 'Temas yeri düğün' olarak geçti. Kadının "Hasta olduğum öğrenilirse düğüne kimse gelmez" dediği iddia edildi.
İŞTE LALE AKASOY'UN SÖZ KONUSU OLAYLA İLGİLİ AKTARDIĞI BİLGİLER
Kovid-19 tanısıyla evde karantina altına alınan düğün sahibi anne, kızının mutlu gününde kalabalığın arasına karışarak ortalığa virüs yaydı...
Şaka falan değil!
Yanlış da duymadınız!..
Evet, olay geçen hafta Yıldırım'da yaşandı...
Yetkililerden edindiğimiz bilgiye göre, kovid-19 testi pozitif olan düğün sahibi kızın annesi, "Hastalığım bilinirse düğüne kimse gelmez..."diyerek bu durumu davetlilerden gizlemiş...
Ancak bir süre sonra düğüne katılan misafirlerin bazılarında semptomlar ortaya çıktı...
Filyasyon ekipleri, ifadelerine başvurdukları hastalara, "Nerelere gittiniz, en son hangi toplu davete katıldınız, kimlerle temas ettiniz?" sorularını yönelttikten sonra test yaptı.
Test sonuçlarının pozitif çıkmasının ardından düğün sahipleri araştırılmaya başlanınca...
Aaaa... O da ne!
Düğün sahibi kızın annesi pozitif vakaymış ve ev karantinasına alınmış...
Yani hastalık, gelinin annesinden bulaşmış düğüne gelen bazı konuklara...
Resmi kayıtlara da "Temas yeri düğün" olarak geçti bu durum.
Biliyorsunuz, bu bela hastalık bazı insanlarda hiç belirti göstermeyebiliyor...
***
Şimdii...
Bu kadın bile bile, göz göre göre ve vicdanı hiç sızlamadan insanların, toplumun sağlığı ile oynadı ve adeta alay etti!..
Gerekçesi neymiş?
"Hasta olduğu öğrenilirse düğüne kimse gelmezmiş!.."
Yuh olsun, yazıklar olsun sana!
Yüreklerin kulakları sağır olmuş, vicdanlar nasırlaşmış iyice...
Bu vicdanı demir törpü bile yumuşatamaz artık!..
Sadece başvuran semptomlu vakaları biliyoruz...
Ya bu düğüne katılan ve hastalığı kapıp semptom göstermeyen vakalar kaç kişiye yaydı bu virüsü acaba?
Ne söyleyelim şimdi bu kadına?!..
Şimdi ne yapıyor, rahat mı acaba?
Yaptığı bu olay cezasız kalmamalı diye düşünüyorum ama!..
***
Biliyorsunuz, pandemi döneminde vatandaşları korumak ve salgının yayılmasını engellemek amacıyla insanların toplu olarak bulundukları bazı umuma açık yerlerin faaliyetlerinin durdurulması, düğün, konferans, seminer ve toplantıların geçici süreliğine ertelenmesi başta olmak üzere birçok farklı tedbir alınmıştı.
Ancak normalleşme sürecine girdiğimiz 1 Haziran tarihinden itibaren sanki salgın bitmiş, sanki hastalık ortadan yok olup gitmiş gibi eski düzene geçmeye kalkıştık!..
Veee...
Herkes sokakta gezmekte, herkes AVM'de alışverişte, düğünde şarkı, türkü söylemekte, asker uğurlamada halay çekmekte...
Maske, sosyal mesafe hak getire!
Nereye böyle?
Sonuç; kovid-19 vaka sayıları tavan yapmış durumda!..
***
"Kapılar yüzümüze çarpılıyor!"
Pandemi döneminde ve normalleşme sürecine girdiğimiz günden bu güne, filyasyon ekiplerinin yaptıkları özverili çalışmalar hepimizin malumu...
40-45 derece hava sıcaklığında o mahalle senin, şu sokak benim, dağ, bayır demeden yüzlerinde maske ve siperlikle tulumların içinde bedenlerinden terler akarak hizmet veriyorlar...
Ancak temaslı vatandaşların kapısına gidince tepkilerle karşılaşıyorlar...
Kapılar bir bir yüzlerine çarpılıyor ve hakarete uğruyorlar...
Bir de bunlar yetmezmiş gibi idareciler arasında yaşanan iletişim kopukluğu filyasyon ekiplerini çileden çıkarıyor adeta!
"Bazen bir adrese 2- 3 ekibin gittiği oluyor. Böyle olunca vatandaş tepki gösteriyor. Kapıları yüzümüze çarpıp 'Sürüntü falan vermiyoruz' diyorlar" ifadelerini kullanan bazı filyasyon ekipleri bakın sıkıntılarını nasıl dile getiriyor:
"Sabah saat 08.00'den gece 12.00'ye kadar çalışıyoruz. Bazı temaslı vatandaşlara gece gitmek zorunda kalıyoruz. Sıkıntı yaşanıyor. Halbuki aldığımız sürüntü örneklerini halk sağlığı laboratuvarı akşam 21.00'e kadar kabul ediyor. Yani gece 24.00'e kadar kapı kapı dolaşmamızın anlamı yok. İnsanların uyku saatlerinde gidiyoruz evlerine... İstanbul'da bu filyasyon işlemini telefonla yapmaya başlamışlar, sürüntü almak gerekiyorsa o zaman adrese gidiyorlarmış. Biz hâlâ dün gece bile saat 24.00'ten sonra sadece hastaya karantinada olduğunu söylemek için kapı kapı gezdik. İşten kaçtığımızdan değil, fakat bölgeyi görünce verdiğimiz emeğe gerçekten çok üzülüyoruz!.."
Evet, filyasyon ekiplerinin bu sıkıntıları dikkate mutlaka alınmalı ve çözüm bulunmalı...
Filyasyon ekipleri, Yıldırım bölgesindeki vaka artışı için de "Aslında asıl problem, Yıldırım bölgesinde denetimlerin sıkı yapılmaması. Zaten hasta profili belli ve önlem alınmayınca da iyice umursamaz hale geliyorlar. Hastalığı hafif atlatan insanlar etrafına bunu basit bir şekilde geçirdiğini anlatınca da işin kolayına kaçıyorlar! Yaptırım olmayınca ciddiye alınmıyor! Bu koşullarda hastalığın bitmesi değil azalması bile zor!.." diyorlar.
Buyurun yorum sizin!..