COVID-19 hastalığı için tedavi gören bireylerin aile üyelerinin durumu öğrendikten sonra birtakım psikolojik problemler yaşaması son derece normal ve yaygın bir durum. Bu psikolojik problemler kaygı bozuklukları, stres, uykusuzluk, panik atak, fobi ve yeme bozuklukları olarak sıralanabilir. Hatta aile bireyleri tedavi görmekte olan yakınlarına üzülmenin ve endişelenmenin yanı sıra kendilerinde de hastalığın görülme riskinin korkusunu yaşayabilir ve panikleyebilirler.

Bu durumda aile bireylerinin öncelikli olarak yapması gereken şey kendilerini olası bir bulaşıcı riskten korumak için izole ettikten sonra morallerini yüksek tutacak şekilde düşünme mekanizmalarını kullanmak olacaktır. Her hastalıkta ve tedavi sürecinde olduğu gibi, bunda da hem hasta hem de hasta yakınları için iyileşme sürecini etkileyecek en önemli etkenlerin pozitif düşünce ve moral vermek olduğu unutulmamalıdır. Bu süreçte, aile bireyleri normalde olduğundan daha çok birbirlerine karşı sevgi, saygı, şefkat ve destek göstermeliler. Ev içinde stresi arttıracak tartışma, kavga, suçlu veya kurban gösterme gibi davranışlardan kaçınmalılar. Özellikle aile içindeki çocukların durumdan kötü anlamda etkilenmesini engellemek için onların yanında konuşurken dikkat etmeli, çocukları panik ve korkuya sürükleyecek yaklaşımlarda bulunmamalılar. Bunu sadece konuşarak değil davranışlarında da pozitif bir tavır takınarak belli etmeliler. Çünkü çocuklar ebeveynlerinin söylediklerindense, eylemlerinden daha çok etkilenirler.


Corona hastalığı için tedavi gören bireylerin ailelerinin, yaşadıkları duygulara bir isim vermeleri başlangıç için en iyi yoldur. Çünkü yaşadığımız duruma bir isim koyarsak bu süreci daha iyi yönetebiliriz. David Kessler (Amerikalı yazar, konuşmacı, keder ve yas uzmanı)’e göre bu günlerde birçok his yaşıyoruz ve yaşadığımız bu farklı hislerden biri de “yas”. Çünkü dünya büyük bir değişim yaşıyor ve bu durum bittiğinde bazı şeyler eskisi gibi kalmayacak. Peki bu yasla nasıl başa çıkabiliriz? Öncelikle yasın evrelerini bilmeliyiz. Beş aşamadan oluşan bu evrelere Kübler-Ross Modeli denir. Bu modele göre insanların geçtiği beş aşama şöyle; inkâr, öfke, pazarlık, depresyon ve kabullenme. Bu evreler her zaman doğrusal sırada olmak zorunda değil. Bu evrelerde inkâr için: “ Hayır, bu virüs benim yakınıma (annem/babam/çocuğum) bulaşmış olamaz. “ Öfke için: “Neden benim ailemin başına geliyor? veya “Neden hep ben? “ Pazarlık için: “Tamam, birkaç gün hastanede yattıktan sonra iyileşip eve dönecek değil mi?” Depresyon için: “Bu hastalık ne zaman bitecek, yakınım ne zaman iyileşecek bilmiyorum. Hiçbir zaman da bilemeyeceğim.” Kabullenme için: “Yakınımın hasta olduğu gerçeğini kabul ediyorum. Bu durumla nasıl baş edeceğimi öğrenmeliyim.” örneklerini verebiliriz.

Ayrıca, yaşanan bu süreç boyunca damgalama ve ayrımcılıktan kaçınmak için kullandığımız kelimeler ve dil çok önemlidir. Hastalığa yakalanmış kişi ve ailesinin kendisini dışlanmış, suçlu veya güçsüz hissetmesini istemiyorsak kelimelerimizi özenle seçmeliyiz. UNICEF’in hazırladığı bildiriye göre damgalama ve ayrımcılık yapmamak için çevrenizdekilerle (çocuklarınız, aileniz ve arkadaşlarınız) Korona virüs tedavisi gören insanlar hakkında konuşurken söylenmesi ve söylenmemesi gerekenler aşağıda belirtilmektedir.

SÖYLENMESİ GEREKEN: "COVID-19 hastalığı bulaşmış insanlar", "COVID-19 hastalığı için tedavi gören insanlar", "COVID-19 hastalığına yakalanmış ve iyileşen insanlar" veya "COVID-19 hastalığı bulaştıktan sonra ölen kişiler" gibi ifadeler kullanınız.

Sürekli aç mısınız?  Sorun duygusal yeme bozukluğu olabilir! Sürekli aç mısınız? Sorun duygusal yeme bozukluğu olabilir!

SÖYLENMEMESİ GEREKEN: Hasta insanları nitelemek için "COVID-19 vakaları" veya "kurbanlar" gibi ifadeler kullanmayınız.

Ayrıca, COVID-19 hastalığına yakalanmış bir kişinin aile üyeleri bu süreçle başa çıkmakta zorlandıklarını düşünüyorlarsa bir ruh sağlığı uzmanına danışabilir ve aile terapisi talebinde bulunabilir. Terapinin ilk aşamasında alacakları psikoeğitim sayesinde yaşamakta oldukları stresli durum hakkında daha çok şey öğrenebilir ve nasıl üstesinden gelebilecekleri konusunda bir yol haritası çizebilirler. Günümüzde birçok psikolog ve psikoterapist online terapi dahilinde danışan kabul etmektedir. Aile bireyleri evde kendilerini izole ederken aynı zamanda psikoterapi seanslarına devam edebilirler.

Son olarak, psikolojik problemlerin tedavisinde en etkili araçlardan biri de sosyal destektir. Ailelerin bu süreçte çevrelerinden gerekli desteği görebilmeleri için dostlarıyla, akrabalarıyla veya aile yakınlarıyla sık sık iletişim halinde bulunmaları kendilerini daha iyi hissetmelerini sağlayacaktır. Sosyal mesafe ve izolasyon gereği misafir kabul edemeyeceklerinden, telefonla veya görüntülü konuşma ile ihtiyaçları olan sosyal desteği alabilirler ve böylece yalnız olmadıklarını hissedebilirler. Birbirimize en çok ihtiyaç duyduğumuz bu zorlu günlerde aile bağlarımızı güçlü tutarsak ve dayanışma içinde olursak zorlukların üstesinden beraber gelebiliriz. 


Kaynaklar
Koronavirüsü hastalığı: (COVID-19) Anne babaların bilmesi gerekenler, Kendinizi ve çocuğunuzu korumanın yolları, UNICEF
That Discomfort You’re Feeling Is Grief by Scott Berinato, Harvard Business Review

Editör: TE Bilişim