Sefirin Kızı dizisinde canlandırdığı Sancar Efe karakteriyle adından söz ettiren Engin Akyürek, uzun bir aradan sonra ilk kez Ayşe Arman'a röportaj verdi. Büyük bir hayran kitlesine sahip olan oyuncu, hakkında bilinmeyenlerini ilk kez ünlü gazeteciye anlattı.
İşte o röportajdan bazı satırbaşları…
“BİRBİRİMİZİ DİNLEMİYOR, SEVMİYORUZ…”
Günümüz dünyasında, sence en çok eksilen hangi duygu oldu?
-Eksilmekten çok, değişime uğradı diyelim. O duygular hala var, sadece başka bir şeye dönüşmüş durumda. Ben bunları olumsuz bir yerden söylemiyorum. Tabii ki iyi kalpli, merhametli güzel insanlar hala var bu dünyada. Ama eskisi kadar birbirimizi dinlemiyor, sevmiyoruz. Sabırsız, empatiden yoksun varlıklara dönüştük. Bencil ve şişik egolarımızla birbirimize çarpıp duruyoruz. Ama şu da var: 1940’larda, 2. Dünya Savaşı’nda 40 milyondan fazla insan öldü. Dünyanın geçmişi, bugünden daha masum değil!
“ÖNCE BİZ DEĞİŞECEĞİZ…”
Herkesin birbirine kazık attığı, kendi çıkarlarını kolladığı, yırtmak için uğraştığı, birbirine şiddet uyguladığı, haksızlıkların tavan yaptığı, adaletin yerini bulmadığı… Nezaketini, inceliğini, saflığını kaybetmiş bir dünyada yaşamaktan senin de yorgun düştüğün oluyor mu?
– Eğri oturup, doğru konuşalım. Evet, bunların hepsi günümüz gerçeği. Yorulmaktan çok, üzülüyorum. Çünkü insan olan üzülür, bunları kendine dert eder. Dertten kastım da şu; Bizler ancak, işimizi elimizden gelen en iyi şekilde yaparak sözümüzü söyleyebiliriz. Ahlaklı olarak, dürüst olarak işlerimizi yaparsak… Merhamet arıyorsak, adaletsizliğe isyan ediyorsak, vicdanlı bir toplumda yaşamak istiyorsak, kadına şiddete karşıysak, önce bizler değişeceğiz. Bizler, o istediğimiz insanlar olacağız. Dünyanın sorunu bu bence; Talep ettiklerimizi, kendi dünyamızda, hayatlarımızda yapmamamız…
“EN BÜYÜK İLTİFAT: RESMEN O ADAM OLMUŞ…”
Oyunculuk yapmazsan ölür müsün…
-Oyunculuk hep yapmak istediğim iş. Beni çok heyecanlandırıyor. Ama hiçbir şey ölmeye değmez! Yazmak da hep olacak hayatımda. Bunu da biliyorum. Kâğıt yoksa kafama yazarım…
Oyunculuğunla ilgili en çok hangi yorumlar ayaklarını yerden kesiyor?
-“Resmen o adam olmuş!” lafı. Bu, benim oyunculuğu algıladığım yer. Yani başka biri olma haline geçiş. Oynamak değil de o olmak… İnsanları o adam olduğuma inandırabiliyorsam, çok mutlu olurum.
“ÇAĞIN EN BÜYÜK HASTALIĞI SIKILMAK…”
Hayatının kırılma noktalarından biri Türkiye’nin Yıldızları yarışması. Birinci oldun. Sonra da peş peşe hep çok iyi projelerde rol aldın. Hepsi uzun soluklu oldu. Projeleri seçerken nelere dikkat ediyorsun?
-Çağın en büyük hastalığı sıkılmak. Herkes her şeyden sıkılıyor yoruluyor, bunu da anlıyorum. Ben işimi yaparken sıkılmak istemiyorum. Mesleğimi tutkuyla yapabilmem için o hikayeyle, o rolle bir yolculuğa çıkabilmem gerekiyor. Buna dikkat ediyorum. Bazen “o adam” olmak istiyorum, bazen de hikaye beni etkiliyor.
“BAŞKASININ KAZANDIĞI PARAYI KONUŞMAK AYIP GELİR…”
Oyuncular bölüm başı 300-350 bin alıyor gibi haberler çıkıyor. Bu rakamlar gerçek mi? Şişirme haberler mi?
-Ben memur çocuğuyum böyle şeyleri konuşmam, ilgilenmem de. Ayıp gelir başkasının kazandığı parayı konuşmak!
Sosyal medyaya çok geç girdin. Geçen ay, “Ben geldim” diye post paylaştın. Hayranlarının baskısına mı dayanamadın?
-Bu hesap, yaklaşık 5 yıldır açılmayı bekliyordu. Bu zamana kısmetmiş… Daha önce bir hesabımın olmaması, bir duruş sergilemekten ya da sosyal medyaya karşı bir tavırdan kaynaklanmadı. Kendi doğalında öyle aktı, bugün de böyle oldu. Ben dogmatik olmayı ve “Bu, budur” demeyi sevmiyorum. Hayırlısı, açtık bakalım…
40’A BİR KALA…
40’ına yaklaşıyorsun. Nasıl bir ruh hali içindesin?
-Biraz izlediğim bir dönem. Anlamaya çalıştığım bir ruh hali. Ama keyfim yerinde.
“BENİM İÇİMDE LUNAPARK VAR…”
İnsanın adı Engin olunca, biraz “Ağır abi” mi oluyor? Adının derinliği ruhuna yansıyor mu? Ruhu, yaşlı bir adam mısın?
-Hikayelerimde çok geçen bir cümlem vardır; “İçimdeki velet, beni daldan dala fırlatıyor!” Yani tam tersine, içimde durdurmadığım bir çocuk var. Dışarıya ne yansıyor bilmiyorum ama benim içimde bir lunapark var!
“BİZDE KALAN KIYMETLİDİR…”
Çok affedersin ama 40’ına geliyorsun… Neden senin büyük aşklar yaşadığını görmedik… Görmemiş olmamız, yaşamadığın anlamına mı geliyor?
-Herkes her şeyi bilmek, öğrenmek istiyor.
“Bilmemek, cahilliği getirmeyecekse, saf bir mutluluğu vadediyordu” bir öykümde böyle bir cümlem vardı. Bizde kalanlar kıymetlidir.
Şöhret, ne ifade ediyor senin için?
-Şöhret işinizin bir sonucu olabilir. Ama hedefi olmamalı. Olursa, sonu felaket olabilir.
“İÇİMDE OYUNCULUKLA İLGİLİ BİR CANAVAR VAR…”
Karavandaki o sakin görüntümün altında, işimle ilgili içimden taşan bir şey var bu…
-Olumsuz özelliklerim mi? İki işi aynı anda yapamam. Çünkü her yaptığım şeyi, kendimi vererek yapmayı severim. Bir de Terazi burcunun kararsızlığı var bende….
“YETERSİZLİK HİSSİ HEP OLMALI…”
Kendini izlerken, “Vay be! Ne kadar iyi oynamışım!” demek, pek sağlıklı gelmiyor bana. Hatta, bence ruh hastalığı. İzlediğinizde hep bir eksiklik, hep bir olmamışlık hissi olmalı. Hayata dair bir şey bu yetersizlik hissi. Olmalı ki hep ileriye gidebilelim. Ama tabii travmatik bir şeye de dönüşmemeli. Özgüven eksikliğine ya da komplekse dönüşürse, fena…