Kültür Sanat

İzlerken ağlamaktan içinizin çıkacağı 15 film!

Duygusal zamanlarınızda sizi daha da duygusal yapacak 15 filmi derledik... Ağlamaya hazır mısınız?

Büyük Balık (Big Fish) William Bloom, babası kanser nedeniyle ölüm döşeğinde olduğu için, aile evine geri döner. Gezgin bir satıcı olan babasını yakından tanımak için, efsanevi bir kişiliği olan adamın gençliğinde yaşadıklarına dair öyküler toplamaya başlar. Babasının yaşadıklarına dair efsaneler ve mitler, bir puzzle’ın parçaları gibi yerine oturacak ve anlaşılması güç olan adamın yaşamını zaferleriyle ve zaaflarıyla ortaya dökecektir. Daniel Wallace’ın kitabından uyarlandı. Tim Burton’ın her zaman olduğu gibi nefes kesici bir filme imza attığı söyleniyor.

Brokeback Dağı (Brokeback Mountain) İkisi de sert koşullar altında yaşayan bir çiftçi bir de kovboyun yolları bölgedeki Brokeback Dağı'nda kesişir. Bu dağdaki çiftlikte tanışan ikili arasında zamanla bir çekim oluşur ve günlerini birlikte geçirmeye başlarlar. Bu birliktelik son derece içten ve duygusal bir boyut kazanır... Ünlü Tayvanlı yönetmen Ang Lee'nin E. Annie Proulx'un meşhur hikayesinden uyarladığı film, destansı bir aşkı tüm incelikleriyle yansıtıyor beyazperdeye. Kısa bir sürede eşcinsel temalı sinema örneklerinin en önemlilerinden biri haline gelen yapıt Akademi Ödülleri'nde üç kategoride Oscar ödülüyle onurlandırılmıştı.

Kusursuz Dünya (A Perfect World) Aslında Butch karakteri için Denzel Washington ilk başta düşünülse de, sonraları bu rol için Clint Eastwood'un kollarını sıvadığını biliyoruz. Filmde, Butch Haynes ve partneri Terry Pugh'ın Huntsville Hapishanesi’nden kaçtıktan sonraki sıradışı serüvenleri konu ediliyor. Bu iki kafadar, girdikleri evdeki küçük çocuğu rehin almıştır. Sorun şu ki, Terry Philip Perry ismindeki çocuğa sert davranır ve buna katlanamayan Butch Terry’i öldürmek zorunda kalır. Daha sonra çocuğu da alıp kaçmasıyla olaylar gelişecektir... Butch ve Philip, beraber seyahat ettikçe birbirlerini tanıyacaklar ve Butch, ailesi tarafından hemen hemen eğlenceli hiçbir şey yapmasına izin verilmemiş Philip için daha önce sahip olmadığı bir rol modeli olacaktır. Bu arada peşlerinde de Texas Korucusu 'Red' Garnett ve suç bilimci Sally Gerber vardır. Kusursuz Dünya, Clint Eastwood’un etkileyici anlatımı ve Kevin Costner ile küçük oyuncu T.J. Lowther arasındaki uyumla en iyi Eastwood dramlarından birine dönüşüyor.

Full Metal Jacket Full Metal Jacket'de bir grup acemi asker kendilerini nasıl bir eğitimin beklediğinden ve nasıl bir işin içine girdiklerinden habersiz bir biçimde üslerinin önünde dikilmektedirler. Askerlik ve savaş kavramlarının ciddiyetlerini fark etmeleri için savaşa gitmeleri gerekmeyecektir. İlk bölümünde savaş için antrenman yapan bir grup deniz piyadesinin Parris Island’da edindiği tecrübelere odaklanan Full Metal Jacket ani bir geçişle savaşın en ağır biçimde cereyan ettiği tarihlere taşıyor seyircisini. Full Metal Jacket, fazlasıyla detaycı ve dokunaklı bir anlatımla askerlerin ve askerliğin, Vietnam savaşı esnasındaki zihnini peliküle döküyor.

Benim Adım Sam (I am Sam) Sam Dawson beyninde bir gelişme problemi olan, bu nedenle de yedi yaşındaki bir çocuğun zekasına sahip olan, karısı tarafından terk edilmiş, kızıyla birlikte yaşayan bir babadır. Tüm zihinsel engellerine rağmen iyi bir sosyal çevresi ve mutlu bir ailesi olan Dawson'ın asıl sorunları kızı yedi yaşına geldiğinde başlar. Kızı Lucy'nin doğum günü partisinde eve gelen bir sosyal güvenlik çalışanı baba ve kızı trajik bir sona sürükleyecektir. Oscar olmak üzere çeşitli törenlerde ödüle aday gösterilen filmin başrollerinde ünlü oyuncular Sean Penn ve Michelle Pfeiffer bulunuyor.

Konuş Onunla (Hable con ella) Almodovar'ın yönetmenliğini yaptığı hemen her filminde mutlaka olmazsa olmazları vardır; bol et gösterisi, -maskülen ya da feminen- her halukarda "estetik" bir kalça görüntüsü ve her daim zekice ve hakikatli diyaloglar... "Konuş Onunla" da Pedro'nun alameti farikası simgeleri, özgün ve kendine has sinema dilini başarıyla taşımakta beis görmüyor... Talk To Her'de, Altın rengi, üzeri somon güllerle dolu perde, Pina Bausch'un Café Müller adlı izletisini sergilemek üzere açılır. İzleyenler arasında birbirini tanımayan iki genç adam vardır. Bir hemşire olan Benigno ve kırklı yaşlarında bir yazar olan Marco. Sahnede ahşap iskemleler ve masalar arasında, Henry Purcell'in The Fairy Queen adlı eseriyle, kollarını açmış danseden iki kadın vardır. Performansın duygusallığı karşısında Marco ağlamaya başlar. Benigno yanında oturan adamın ağladığını farkeder ve kendisinin de bu gösteriden çok etkilendiğini söylemek ister ama cesaret edemez. Aylar sonra iki adam "El Bosque" adlı Benigno'nun çalıştığı özel bir klinikte tekrar karşılaşırlar. Lydia, Marco'nun profesyonel boğa güreşçisi olan kızarkadaşı yaralanmış ve komadadır. Benigno ise klinikte çalışmakta ve komada bir başka genç kadına, bir bale öğrencisi olan Alicia'ya bakmaktadır. Marco, Alicia'nın odasının önünden geçerken Benigno onunla konuşmaya başlar. Bu herşeyin altüst olduğu yakın bir dostluğun başlangıcı olur. Kliniğin dört duvarı arasında ne kadar süreceği belli olmayan bu zaman dilimi; 4 insanın hayatını, geçmişini, bugününü ve geleceğini bilinmeyen bir kadere doğru taşır. "Talk To Her", aynı zamanda senaryo yazarlığını da yapmış olan Pedro Almodovar'ın en iyi özgün senaryo dalında Oscar'ı kazandığı bir yapım olarak da dikkat çekiyor...

Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak Yakın bir zaman önce sonsuzluğa uğurladığımız Ahmet Uluçay'ın belki de tüm yaşamını özetleyebilecek bir isme sahip olan 'Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak' isimli bu filmi aslında tam bir gönül hikayesi. Kendi özyaşam öyküsünün beyazperdeye aktarıldığı bu yapım da aslında 'olmayacak işler için boşuna uğraşmak' diye kullanılan bu tabir ile Uluçay'ın yaşamı ve sinemasına gönderme yapıldığı aşikar. Karpuzcu Mustafa'nın sarf ettiği bu söz şu soruyu akla getiriyor: Herkesin hayatında olmayacağını bile bile hayal ettiği şeyler yok mudur? Recep ve Mehmet 60'lı yıllarda Tepecik adlı bir köyde yaşayan iki kafadardır. Yaz aylarını herkes gibi aylak aylak geçirmemek için yakındaki kasabada çıraklık yaparlar. Recep bir karpuzcunun, Mehmet ise bir berberin yanında çalışır. Hayat hep böyle mi geçecektir, bir karpuzcu ve berber olma uğruna çalışmayla? İki çocuğun ufku ne o köye ne de kasabaya sığmayacak kadar geniştir. Boş kalan tüm zamanlarını terkedilmiş bir ahırda film projeksiyon makinesi yapmaya çalışarak geçirirler. Kimsenin umursamadığı bu uğraşlarında tek bir destekçileri vardır, köyün delisi Ömer. O yaz sandıklarından çok daha fazla genişletecektir ufuklarını. Recep, kelek çıkan karpuzları toplamaya gelen Nezihe ile ahbap olur ve kadının evine arada bir yemek yemek için gidip gelmeye başlar. Tüm hayallerinin ötesinde bir duyguyla tanışır ve aşık olur. Aşk, iş, hayaller... Bu iki çocuk için Tepecikli köyünde ömürleri boyunca unutamayacakları bir yaz yaşanmaktadır. Ahmet Uluçay, 'Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak' adlı bu eseriyle sinema tarihine ölümsüz bir eser kazandırmış oldu.

Yeşil Sokak Holiganları (Hooligans) Harvard'ta gazetecilik okuyan Matt, oda arkadaşına ait uyuşturucu kendi yatağında bulununca okuldan atılır. İngiliz bir adamla evlenmiş ablasının yanına İngiltere'ye taşınmak zorunda kalan Matt, eniştesinin West Ham United fanatiği kardeşi Ben ile takılmaya başlar. Futbol konusunda en ufak bir bilgisi olmayan yumuşak başlı Matt kendini West Ham United taraftar grubu GSE(Green Street Elite)?nin içinde bulur. Ben ve arkadaşlarıyla maçlara gitmeye, kavgalara karışmaya başlayan Matt, bunca zamandır içinde biriktirdiği şiddeti dışa vuracak ve kendini anlamsız bir fanatikliğin içinde bulacaktır. Bayan bir yönetmenden futbolun artık yalnızca futbol olmadığına dair sarsıcı bir dram. Futbolun kalbinin attığı İngiltere'de giderek artmaya başlayan holiganlığı, vandalizmi ve fanatizmi en sert biçimde ortaya koyan Yeşil Sokak Holiganları, Milwall ve West Ham United klüpleri arasındaki rekabete dair de güzel sekanslar barındırıyor.

Cool Runnings Jamaica’nın ilk Olimpiyat kızak takımının gerçek hikayesinden esinlenen komedi filmi Cool Runnings, "Sen Uyurken", "Sihirbazın Çırağı" gibi filmleri ile bilinen Jon Turteltaub tarafından çekilmiştir. başrollerinde Leon, Doug E. Doug, Rawle D. Lewis, Malik Yoba, John Candy gibi isimler yer almaktadır. Filmin müzikleri ise usta besteci Hans Zimmer'e ait.

Field of Dreams Ray Kinsella, mısır tarlası olan bir çiftçidir. Bir süredir sürekli olarak tarlasını beyzbol sahasına çevirmesini söyleyen garip sesler duymaktadır. Joe Jackson ve 1919 Dünya Kupası’nda oynamaları yasaklanan Chicago White Sox takımının diğer yedi oyuncusunun hayaletlerinin de tarlanın üzerinde görünmesi sonucu, Ray Kinsella yapması gereken konusunda iyice ikna olur. Çevresindeki bütün itirazlara rağmen mısır tarlasını beyzbol sahasına çevirir

Yeraltı Film, bir yeraltı silah üreticisinin hikayesine odaklanır. Bu iş sırasında gerçek üstü olaylara karşılaşacaktır kendisi. Belgrad’da komünist Marko'nun hedeflediği ortam fazlasıyla sağlanmıştır. Marko, arkadaşı Blacky ve yoldaşlarını yeraltında bulunan bir mahzene yerleştirir. Orada silah üreteceklerdir. Markonun fikrine göre savaş sone erdiğinde ve onlar dışarı çıktıklarında yeryüzünde bir cennet karşılayacaktır herkesi. Zaman geçip de barış ilan edildiğinde yer üstünde çok şey değişir. Ama yeraltında her şey aynı şekilde devam eder. Marko yeraltındakilere faşist yönetimin tüm acımasızlığıyla hükmünü sürdürdüğünü belirterek, yeraltında silah üreten yoldaşlarına yaşamın tüm karanlığıyla devam ettiğine inandırır. Balkanlarda yaşanan dramı çarpıcı bir şekilde gözler önüne seren bu yapım, müzikleri ve çarpıcı finaliyle unutulmayanlar arasındadır.

Umudunu Kaybetme (The Pursuit of Happyness) İyi bir baba olan Chris Gardner, işinde sorunlar yaşayan, maddi açıdan sarsıntıda olan ve aynı zamanda iyi bir eş olan bir adamdır. Ancak ne yazık ki eşi sıkıntılara daha fazla katlanamayacağına karar vererek onu terk eder. Christopher adındaki oğulları da babasının yanında kalır. Karısının terk edişi de yetmezmiş gibi bir de ev sahibi dışarı atar baba –oğulu. Sokaklarda kalıp, tuvaletlerde, düşkünler evinde çalışarak ayakta durmaya çalışır. Oğlunun sevgisi bu mücadeleci baba için her şeydir. Ve sevgiye eklenen bir var olma savaşı hiç şüphesiz, vakti geldiğinde en mükemmel kapıları açacaktır.

Yeni Bir Yaşam (Life as a house) George Monroe, kendi hayatının da mimarı olmak isteyen bir mimardır. Tek hayali tüm sevdikleriyle beraber yaşayabileceği bir yerde bulunmaktır. Bu hayalini gerçekleştirmek isteyen George, yeni bir ev yapmaya karar verir. Bu hayalini paylaşan karısı kısa bir süre sonra George'u terk eder. Artık George'un destekçisi, oğlu, komşularının kızı ve eski karısı olacaktır...

Yeşil Yol (The Green Mile) Yeşil Yol, bir hapishane görevlisi ile bir mahkumun öyküsünü anlatıyor. Paul Edgecomb'un hapishanedeki görevi, idama mahkum edilen mahkumları son yolculuklarına uğurlamaktır. Çalıştığı yıllar içerisinde yüzlerce mahkumu idam etmiştir. Bir gün John Coffey isimli korkutucu görünümlü bir adamla tanışır. Ancak Coffey'in bu ürkütücü görünümünün altında oldukça saf bir ruh yatmaktadır. Coffey, iki küçük kız çocuğunun katil davasında yargılanmaktadır. Coffey'in günden güne gün yüzüne çıkan dünya ötesi güçleri, karakteri hakkında yeni ipuçlarını anbean ortaya çıkaracaktır.

Uçurtmayı Vurmasınlar Annesinin hapis cezası yüzünden hapishanede büyümek zorunda kalan Barış, bütün mahkumların neşe kaynağıdır. Siyasi mahkumlardan biri olan İnci ile arasındaki yakınlık diğer bütün mahkumlarla olandan çok daha farklıdır. Küçük Barış ile İnci arasında gelişen bu sevgi dolu dostluk, hapishane duvarlarını bile delen koskoca bir dünya yaratmalarını sağlayacaktır.

{ "vars": { "account": "G-Q6K1Q5TWQT" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }