İrem Derici, Acun Ilıcalı'nın O Ses Türkiye yarışmasında sergilediği performans sonrası adını Türkiye'ye duyurdu. Kalbimin Tek Sahibine şarkısı çıktığı dönemde Türkiye'nin en çok dinlenilen parçası oldu. O dönem evlenen herkesin nikah müziği olarak düğünlerde bu şarkı çaldı. 1987 yılında Hulusi Derici ve Jale Ediz'in kızları olarak dünyaya gelen İrem Derici, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı piyano bölümünü liseyle beraber bitirdi. İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nünden mezun olan Derici, pazarlama iletişimi yüksek lisans programına devam ederken O Ses Türkiye'ye katıldı ve yarı finale kadar yükseldi. Aynı dönemde Monopop isimli grubuyla Türkiye'nin birçok yerinde sahne aldı.

İNSAN KENDİ FİŞİNİ KENDİ ÇEKİYOR

İrem Derici, O Ses Türkiye yarışmasıyla başlayan müzik kariyerinde yaşadıkları, Rıza Esendemir ile evliliği ve yakalandığı Aneroksiya hastalığı sürecinde başına gelenleri şarkıcı Oğuzhan Uğur’un Youtube programında anlattı. "Şunu anladım linçle kimse yok olmuyor artık umursamıyorum. İnsan kendi fişini kendisi çekiyor." diyen Derici başından geçen onca olaydan sonra artık hiçbir şeyden heyecan duymadığını söyledi.

 İrem Derici’nin açıklamalarından satır başları şöyle:

"Bir gece Taksim’deyiz, bir arkadaşım ‘The Voice var ya Acun Ilıcalı, onun Türkiye versiyonunu yapıyor. Yarın yakınlarda bir otelde elemesi var gidelim’ dedi. Ben de kabul ettim. Sabahın 7’sinde oradaydık. 4-5 kişi vardı, hepsi türkü okuyordu. Kayıt yaptırdık, kısa bir şey okudum ‘tamam’ dediler. Ama ben çok iyi söylemişim sonradan izledim o görüntüleri. Kahvaltı ederken aradılar ‘Acun Medya’dan bekliyoruz’ diye üç gün sonra elemeye çıktım. Sadece Hülya Avşar döndü. O olaydan sonra babam benimle iki ay konuşmadı. Çünkü babamın her türlü imkânı vardı, ‘kızın yarışmaya ihtiyacı mı vardı’ diye söylenmişler babama o da ona kızmış.

NERELERE REKLAM VERDİK OLMADI

Sonra babam olaya el attı. ‘Madem bu kadar ısrarcısın, benim yönetimimde ilerleyeceksin’ dedi. Bütün şarkılarımı babam seçti ve hepsi de çok başarılı oldu. İlk şarkım sadece istediğim gibi olmadı orada da torpil, para bir işe yaramıyor onu anladım. Nerelere reklam verdik ama olmamıştı…

KARİYERİM DURAKLAMA DÖNEMİNE GİRDİ

Şunu anladım linçle kimse yok olmuyor artık umursamıyorum. İnsan kendi fişini kendisi çekiyor. Mesela benim kariyerime baktığım zaman iki yıl önce duraksama dönemine girdi.

O FOTOĞRAFI İSTİYORUM

Eski eşimle boşanmak için mahkemeye gittik. Hâkime hanım geldi, herkes ayağa kalktı. Taraflar dinlendi, anlaşmalı boşanıldı. Hâkime hanım ayağa kalktı tam çıkacağız, o dev, herkesi ayağa kaldıran kadın, bana bir anda ‘İrem Hanım ya kızım sizi çok seviyor, hadi bir selfie çekilelim çıkmadan’ dedi. ‘Ben boşandım, demin’ dedim. Bana ‘ben boşadım, biliyorum ama ne olur bir selfie çekilelim’ dedi tekrardan. Beni omzunun altına aldı zorla gülümsetti fotoğrafımızı çekti. (gülüyor) O fotoğraf duruyorsa lütfen bana göndersin çok merak ediyorum.

HİÇBİR ŞEY HEYECAN VERMİYOR

Benim artık tek derdim ‘işimi yapayım, günüme bakayım’ o durumdayım. Artık heyecanlandıran bir şey yok beni. 1.5 sene önce gözümü bir açtım, beyaz önlüklü amcalar etrafımda kollarım bağlı… Halbuki ben Konya’ya gidiyordum. ‘Ne oldu, niye buraya geldik’ dedim.

ESTETİK SONUCU MEMELERİM KAFAM KADAR OLDU

Üzerinden bir buçuk sene geçti de böyle rahat rahat anlatıyorum. Ben sıkıntı yaşadığımda onu kendime itiraf edememiştim. Mesela anoreksiya yaşadığım dönemde çubuk kraker gibi geziyorum ama kendimi dünyanın en seksi insanı zannediyorum. Bir anda 40 kilolara düşünce göğüs de kalmadı. Gittim doktora ‘bana estetik yapın’ dedim. O da bana bir estetik yaptı, kafam kadar oldu. Onun üzerine bir de 20 kilo alınca süt anne gibi gezdim.

Engin ve Dilan Polat nasıl geçiniyor? Engin ve Dilan Polat nasıl geçiniyor?

O dönem çok güzel olduğumu iddia ediyordum, ‘anoreksiyasın sen’ diyorlardı. Belirtilerini soruyordum 49 tanesi var bir tanesi yok hâlâ ‘değilim’ diyordum. Tedaviden sonra kendime gelmeye başladım ve hasta olduğumu kabullendim.

Gittiğim bir hastane biz sizin sorununuzu çözemedik, başka hastaneye gidin diye yönlendirdi. O zamanlar da kariyerimin en iyi dönemi program yapıyorum, konserlerim var, sevgilim var… Yoğunluk zor geldi.

TELEFONUN SİM KARTINI EKMEK ARASI YAPTIM

Hastaneye yatma sürecim söyle gelişti. Dalaman’dan Konya’ya gideceğiz havaalanında oturuyoruz bütün ekip, çöp tenekeleri olur ya onlara kitlenmişim. Sonra telefonum çalmış, bakıp gülümseyip sakince yere koymuşum telefonu. Kulağımdan küpemi çıkarıp, iğnesiyle telefonun sim kartını çıkarmışım.

Arkadaşımın elindeki sandviçe kitlenmişim, ‘neli’ diye sormuşum. ‘Yer misin’ diye sorunca sandviçi alıp içine sim kartını koyup herkesin gözünün içine baka baka yiyip yutmuşum. Sonra da ‘arayın da göreyim’ diye bağırmışım. Ama ben hiçbirini hatırlamıyorum bu olanların. Uçağa nasıl bindim nasıl indim hiçbir şey hatırlamıyorum.

Gözümü açma sahnem de çok acayip, ellerim kollarım bağlı karşımda filmlerdeki psikiyatrilerden duruyor. Ama hiçbir şey hatırlamıyorum en son Dalaman’daydım gayet güzeldi her şey… Böyle bir süreç geçirdim."

Editör: TE Bilişim