2011 yılında imzaya açılan İstanbul Sözleşmesi son dönemde kadın cinayetleri ile birlikte yeniden gündeme geldi. Geçtiğimiz yıllarda İstanbul Sözleşmesi'ni onaylayan ilk ülke Türkiye olmuştu.Şimdi ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere birçok siyasi sözleşmeden Türkiyen'in çekilecceğine ilişkin sinyaller verdi .
Peki istanbul sözleşmesi nedir? Bu sözleşme kadınları nasıl koruyor?
PINAR GÜLTEKİN CİNAYETİYLE...
Türkiye'de İstanbul Sözleşmesi tartışmasının ftilini Pınar Gültekin cinayeti ateşledi... Türkiye'de kadın cinayetlerinin durdurulmasını talep eden ve protesto gösterileri düzenleyen kadınlar ise sözleşmenin uygulanması çağrısı yapıyor.
GÖZDEN GEÇİRELECEĞİ AÇIKLANMIŞTI
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 1 Temmuz günü videokonferans yöntemiyle AKP Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'na katıldı. Toplantıda, Hürriyet'in haberine göre İstanbul Sözleşmesi de gündeme geldi. Erdoğan, "Çalışıp gözden geçirin. Halk istiyorsa kaldırın. Halkın talebi kaldırılması yönündeyse, buna göre bir karar verilsin. Halk ne derse o olur" dedi.
Toplantıdan bir gün sonra, 2 Temmuz Perşembe günü de AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, çeşitli yerel televizyon kanallarında aynı anda canlı yayımlanan "Anadolu Soruyor" programında, İstanbul Sözleşmesi'yle ilgili soruya şu yanıtı verdi:
"İstanbul Sözleşmesi'nin imzalanması gerçekten yanlıştı. Bu metnin içerisinde iki tane önemli husus var dikkat çekmemiz gereken ve bizimle asla uyuşmayan, bunlardan birisi toplumsal cinsiyet meselesi bir de cinsel yönelim tercihi. LGBT vesaire gibi marjinal unsurların ekmeğine yağ sürecek kavramlar olduğu ya da onların arkasına sığınarak faaliyet yapabilecekleri alanlar olduğu görülüyor.
"İstanbul Sözleşmesi olmazsa Türkiye'de kadına karşı şiddet artar tezi de bir şehir efsanesidir. Yalan yanlış propagandadır. Türkiye'de bütün siyasi partilerin tabanlarında İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılması ya da bunun bir düzenlemeyle revize edilmesi konusunda çok ciddi beklentiler vardır. Bunun aileye zarar verdiği konusunda endişeler var. Nasıl usulünü yerine getirerek bu sözleşme imzalanmışsa, aynı şekilde usulü yerine getirilerek bu sözleşmeden çıkılır."
Erdoğan, şubat ayında da İstanbul Sözleşmesi'nin "gözden geçirileceğini" açıklamıştı. Ancak BBC Türkçe'nin edindiği bilgilere göre AKP'li kadın milletvekili, sözleşmeden çekilmemek gerektiğini savunmuştu. Erdoğan'ın ise bu değerlendirmeleri dinlediği ancak yorum yapmadığı belirtilmişti.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ KADINLARI NASIL KORUYOR?
Hacettepe Üniversitesi'nin Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın desteği ile 2014 yılında yaptığı bir araştırmaya göre, Türkiye'de evlenmiş kadınların yüzde 36'sı eş veya birlikte oldukları erkekler tarafından yaşamlarının herhangi bir döneminde fiziksel şiddete maruz kalıyorlar. Aynı grup kadın için cinsel şiddet oranı ise yüzde 12.
Araştırmaya göre, kadınlara yönelik en yaygın şiddet biçimi duygusal şiddet. Duygusal şiddete maruz bırakılan kadınların oranı ise yüzde 44.
KADIN VE ERKEK EŞİTLİĞİNİ ESAS ALIYOR
İstanbul Sözleşmesi ile kısaca kadınların her türlü şiddet ve ayrımcılıktan korunması, kadınlarla erkekler arasında eşitliğin yaygınlaştırılması ve bu amaçlar için kapsamlı bir çerçeve, politika ve tedbirler tasarlanması ve bu konularda uluslararası işbirliğinin yaygınlaştırılması hedefleniyor.
Sözleşmede tarafların "kadına karşı şiddetin, kadınlarla erkekler arasında tarihten gelen eşit olmayan güç ilişkilerinin bir tezahürü olduğunu ve bu eşit olmayan güç ilişkilerinin, erkeklerin kadınlara üstünlüğüne, kadınlara karşı ayrımcılık yapmalarına ve kadınların tam anlamıyla ilerlemelerinin engellenmesine yol açtığının bilincinde olarak" sözleşmede yer alan hususlarda görüş birliğine vardıkları kaydediliyor.
Sözleşmenin hükümlerini etkili bir biçimde uygulanmalarını sağlama amacıyla kısaca "GREVIO" olarak bilinen Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddete Karşı Eylem Uzmanlar Grubu isimli bir izleme ve denetleme komitesi oluşturuluyor.
SÖZLEŞMEYE GÖRE KADINA ŞİDDET NASIL ÖNLENEBİLİR?
Sözleşmede, "Taraflar kadınların daha aşağı düzeyde olduğu düşüncesine veya kadınların ve erkeklerin toplumsal olarak klişeleşmiş rollerine dayalı ön yargıların, törelerin, geleneklerin ve diğer uygulamaların kökünün kazınması amacıyla, kadınların ve erkeklerin sosyal ve kültürel davranış kalıplarının değiştirilmesine yardımcı olacak tedbirleri alacaklardır" deniyor.
Sözleşmede "namus" kavramına atıfta bulunuluyor, "Taraflar kültür, töre, din, gelenek veya sözde 'namus' gibi kavramların bu sözleşme kapsamındaki herhangi bir şiddet eylemine gerekçe olarak kullanılmamasını temin edeceklerdir" deniliyor.
Sözleşmede taraflardan, özellikle gençler ve erkekler olmak üzere toplumun tüm bireylerinin her türlü şiddet olayının önlenmesine aktif bir biçimde katkıda bulunmasını teşvik etmeleri isteniyor.
Her türlü şiddetin engellenebilmesi için eğitimin önemine vurgu yapıyor. Resmi müfredata, "kadın erkek eşitliği, toplumsal klişelerden arındırılmış toplumsal cinsiyet rolleri, karşılıklı saygı, kişisel ilişkilerde çatışmaların şiddete başvurmadan çözüme kavuşturulması, kadınlara karşı toplumsal cinsiyete dayalı şiddet ve kişilik bütünlüğüne saygı gibi konuların" öğrencilerin öğrenme kapasitelerine uyarlanmış bir biçimde dahil edilmesi isteniyor.
Sözleşme, bu ilkelerin yaygın eğitimin yanı sıra, spor, kültür ve eğlence tesislerinde ve medyada yaygınlaştırılmasına yönelik gerekli tedbirleri almakla da tarafları yükümlü kılıyor.
Taraflardan ayrıca ileride meydana gelecek şiddet olaylarını önleme amacıyla, özellikle aile içi şiddet girişiminde bulunanların şiddeti dışlayan davranışlar benimsemelerine yönelik eğitim programlarının oluşturulması isteniyor. Cinsel suç girişiminde bulunanlar için de benzer şekilde eğitim programlarının oluşturulması talep ediliyor.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ MAĞDURLARI NASIL KORUYOR?
* Şiddet eylemlerine maruz kalmış mağdurlara, kısa ve uzun dönemli uzman destek hizmetleri sağlanması sözleşmede zorunlu kılınıyor.
* Başta kadın ve çocuklar olmak üzere şiddet mağdurlarına barınaklar sağlanması da sözleşmenin gereklerinden biri.
* Sözleşme taraflardan şiddet olaylarıyla ilgili, gizlilik ilkesi kapsamında ve ülke çapında 7 gün 24 saat faaliyet gösteren ücretsiz telefon hatları oluşturmalarını istiyor.
* Cinsel şiddet mağdurlarına hem tıbbı hem de psikolojik destek sağlanması öngörülüyor.
* Şiddet olayına tanıklık eden çocuklara da psikososyal danışmanlık hizmeti sağlanması sözleşmede yer alan yükümlülükler arasında.
* Sözleşme ayrıca mağdurların şiddet uygulayanlara karşı hukuki yollara başvurmasının ve tazminat almasının da önünü açıyor.
* Sözleşme taraflara, "zorla gerçekleştirilen evliliklerin geçersiz ve hükümsüz kılınabilmesini veya sona erdirilmesini temin edecek yasal veya diğer tedbirleri" alma zorunluluğu getiriyor.
* Sözleşmede psikolojik şiddet ve taciz amaçlı takibin de cezalandırılması isteniyor.
* Bir kişiyle rızası olmaksızın vücut parçası veya cisimle cinsel ilişkiye girmenin yanı sıra, bir kişinin rızası olmadan üçüncü bir insanla cinsel nitelikli eylemlere girmesine neden olmak da cinsel şiddet kapsamına alınıyor.
* Eski veya mevcut eşler veya birlikte yaşayanlar arasında bu tür eylemler de cinsel şiddet kapsamında değerlendiriliyor.
* Sözleşmede taraflar, bir kişinin ya da çocuğun evliliğe zorlanmasının cezalandırılmasını da temin etmekle görevlendiriliyor.
* Sözleşme ile zorla gerçekleştirilen kadın sünnetleri yasaklanıyor, kadınların zoraki kürtaja ve kısırlaştırılmaya karşı da korunması isteniyor.
* Sözleşme ile cinsel mahiyette fiziksel davranışların yanı sıra sözlü veya sözlü olmayan davranışlar da "cinsel taciz" kapsamına alınıyor ve cezalandırılmaları isteniyor.
* Sözleşmede yukarıda belirtilen suçların işlenmesine yardımcı olmanın da yasalarla suç kapsamına alınması isteniyor.