Adı son günlerde Cedi Osman’la yaşadığı aşk nedeniyle magazin gündeminden düşmeyen Ebru Şahin, Hürriyet’ten Hakan Gence’ye samimi açıklamalarda bulundu. İlişkisine dair ayrıntılar veren Şahin, Gence’nin “Cedi, Amerika'da oynuyor. Sezon başlayınca mesafe zor olmayacak mı?” sorusunu ise “Özlem açısından zor olacak” şeklinde yanıtladı.
 

İşte o röportaj ve öne çıkanlar…

* Ödüller alıyorsunuz. Projeleriniz çok izleniyor. Reklamlarda karşımıza çıkıyor, dergi kapaklarını süslüyorsunuz. Bu kadarını hayal eder miydiniz?

İnsan zaten hep hayal eder, ben de küçüklüğümden beri oyuncu olmayı hayal ediyordum. Ama bazen çok zorlayıcı olsa da fazla otokontrollü olduğumdan şu anki sevgi ve manevi kazanımlarımı hayal etmiştim diyemem. Çünkü iç dünyamda bile hep “Bu kadarı bana yeter” bakış açım vardı.

* Pek hırslı değilsiniz sanırım...

Hırslı değil, hedef odaklıyım, o sebeple başarmanın yanında gördüğüm diğer etkenler beni çok mutlu ediyor.

* Hayatınıza yeni girenleri en çok şaşırtan özelliğiniz nedir?

Ketumluğum.

* Nasıl yani?

Her şeyi içinde yaşayan, insanlara hazır şartlar sunmayı, konuşmaktan çok dinlemeyi seven ve çoğu zaman insanların “Bunu söylemeden bunca yıl nasıl durabildin” dediği kişi benim. Hayatımdaki önemli olaylarda bu zorlayıcı olup yanlış anlaşılmalara da yol açıyor. Bu yüzden yavaş yavaş bundan kopmaya çalışıyorum.

* Neler sizi mutlu eder?

Samimiyet, sevgi, dürüstlük, adalet ve gerçeklik.

* Hayattan öğrenip uygulamaya koyduğunuz en önemli kural ne?

Özsaygı ve karşından gördüğün değere ayna olup o kişiye aynı ölçüde yansıtmak.

* Söylediğiniz bir cümleyi tüm dünya duyacak olsa, ne derdiniz?

Doğru yolda olduğunu hissettiğin sürece yanlış yolu cazip gösterenlerin sesine kulak asma. Sana yakışmayan hiçbir ses kalbinden geçmez, onu duyduğunda takip et.

* Hayat mottonuz var mı?

Geçmişin referansıyla geleceğe adım atma.

* Bugüne kadar başardığınız en zor şey neydi?

Her şarta ve herkese hatta kendime rağmen isteklerim uğruna mücadele vermek. Bu mücadeleden, kimsenin adını ve konumunu kullanmadan inandıklarımla galip çıkabilmek, başarılı olmak.

* Bir anda gelen şöhret-ün kavramları size ne ifade ediyor?

Bu kavramlar benim için hiç önemli olmadı. Hep sakince sevdiğim işi yapayım, fazlasına karışmayayım istedim. Ama böyle bir seçenek sunulmadığını, kolundan tutulup ortaya atıldığını öğrendikten sonra iyi tarafına odaklanmayı ve ulaşabildiğim insanların hayatında az çok bir değişim yaratabilmeyi hedefledim.

* Tanındıktan sonra hayatınızda neler değişti?

Nasıl yaşıyorsam onu yapmaya devam ediyorum. Daha fazla ilgi ve konuşulmak adına olmadığı biri gibi davrananlara tanıklık ettikçe kendimle en büyük mücadelem bu hissimi kaybetmemek oldu.

* İstanbul Üniversitesi Spor Bilimleri mezunusunuz. Nasıl başladı spor merakı?

Yedi yaşımda okuldaki paten yarışlarıyla. Okul önlüğümün altına paten giyer, okula bile öyle giderdim. Ardından voleybolla, sonra basketbolla tanıştım. Bir süre sonra da o zamanki antrenörüm koşuya ilgim olup olmadığını sordu. Böylece başladım, iki antrenman saati çakıştığı için tercihimi koşudan yana kullandım. Üniversitede tenis ve daha birçok spor dalıyla ilgilendim.

 “At binmek çocukluk hayalimdi. ‘Hercai’nin başlamasına çok az kala at binmem gerektiği söylendi. Mardin’e gitmeden sadece dört ders alabildim. Dizideki atım hem Arap hem de eski yarış atı. Biraz da agresif. Beni yorsa da oğlumu gerçekten çok seviyorum.”

* ‘Erkek Fatma’ denen kızlardan mıydınız?

Savunma mekanizmasıyla büyüdüğüm ve hep kendimi koruma odaklı olduğum için zaman zaman maskülen yanımın ağır bastığı oluyor. Ama hiç ‘erkek Fatma’ olarak anılmadım.

* Sporla bu kadar ilgiliyken oyunculuk fikri nasıl çıktı?

Aslında bu fikir spordan önce vardı. Sadece adım atıp risk almam uzun sürdü. Üniversite son sınıfta hayatım boyunca ne yapmak istediğimi kendime sorduğumda kalbimden duyduğum tek sesin oyunculuk olduğunu fark ettim. Bütün şartlarımı ona göre düzenleyip kendimi zora sokarak bu yola ittikten ve net kararımı verdikten sonra bütün korku ve kaygılarım cesarete, inanca dönüştü.

* “Kadın olmak bu sektörde işleri zorlaştırıyor” demişsiniz. Kadın oyuncu olarak sektörden çok çektiniz mi?

Maalesef tüm dünyada gördüğümüz adaletsiz bir ortam söz konusu. Sürekli mücadele ederek hakkınızı almak, aramak ve kendinizi hep daha fazla ispat etmek zorundasınız.

* Türkiye’de kadın olmayı nasıl anlatırsınız?

Özellikle bugünlerde, eskisinden daha çok olduğundan değil ama daha fazla duyabildiğimizden, Türkiye’de kadın olmanın yıpratıcı olduğunu düşünüyorum. Her şeyinizle birilerinin ahlak, görgü, anlayış, bilinçaltı ve kalıplarına göre yargılanıyorsunuz. Her dakika sizin olan hayatın ve kararların kabul edilebilir olduğunu insanlara anlatmaya çalışırken buluyorsunuz kendinizi.

* Kadına şiddet haberleri size ne hissettiriyor?

Sadece kadına şiddeti değil her türlü şiddet haberini aynı üzüntü, iç acısıyla karşılıyorum. Bir insanın nasıl böyle duygular besleyebileceği ve kadın, erkek ya da herhangi bir canlıya karşı nasıl bu kadar ruhsuz, firari bir akılla yaklaşabileceğini aklım almıyor. Umuyorum önemli yaptırımlarla giderek son bulur ve bu kitlenin öfkesi tüm topluma sirayet etmez.

* Televizyon ve sinema sektöründe başlarda korkuyormuşsunuz. Bu iş söylenildiği kadar korkutucu muymuş?

Milyonlarca insana hitap etmek büyük bir baskı, sorumluluk hissi yaratıyor. Bu açıdan hâlâ korkutucu ama diğer açılardan baktığımda iş seçimlerim konusunda çok şanslıyım. Güzel bir ekibin parçasıyım, henüz çok fazla olumsuz anım yok. Korkularımın üstüne gidiyorum.

* Nedir korkularınız?

Korktuğum şey ‘gerçek olan’dan uzaklaşmaktı. Kariyerim boyunca maalesef samimiyetsizlik ve adaletsizliklere şahit oldum.

* Ne gibi şeyler yaşadınız?

Hemen hemen herkesin çok bireysel bir yerden baktığını gördüm, biraz hayal kırıklığına uğradım. Takım oyununun kişiyi bireysel olarak da daha üste taşıyabileceğine inanıyorum. Herkesin kendi kabuğunu parlatma telaşını kısmen haklı bulsam da insani olarak üzüldüğümü söyleyebilirim.

* ’Pantene Altın Kelebek’ten hem ‘Yıldızı Parlayanlar’ hem ‘En İyi Kadın Oyuncu’ dalında ödüller aldınız. Ne hissettiniz?

Çok motive edici oldu, herkese çok teşekkür ediyorum. Başarı tek taraflı olmuyor. Beni tüm destekleyenler bu başarı çemberinde değerli bir yere sahip. Böyle büyük bir desteğe sahip olduğunuzu bilmek de özel hissettiriyor.

* O gün Twitter’da Türkiye gündemine oturdunuz. Sizi takdir edenlerin yanı sıra diğer aday oyuncuların hayranları tarafından da eleştirildiniz. Sosyal medyadaki linç kültürü sizi nasıl etkiliyor?

Çok başarılı oyuncularla, hatta içlerinden hayran olduklarımla aynı kategoride yer aldım. Bu bile çok güzeldi. Ödülü ben aldığım için diğer kadın oyuncularımız kaybetmiş gibi hissetmiyorum. Çünkü benim bakış açımda birimiz kazanırsak hepimiz kazanmış sayılırız.

Hep zorlu, imkânsız aşk yaşayan karakterleri canlandırdınız. Aşk zorlu yollardan ulaşılan bir kavram mı?

Özel hayatımda zorlama hiçbir şeyi sevmem. Sevgi, aşk gibi duygular zorla elde edilince gerçekliğinden uzaklaşır. Her şeyi kendi akışına bırakmalı. Ama gerçek aşk dediğiniz yere ulaştığınızda zaten oraya gelene kadar zor bir yoldan da geçmiş oluyorsunuz.

* Bir süredir Cedi Osman’la birliktesiniz, bir anda magazinin gündemine düşme haliyle nasıl başa çıktınız?

Bugüne kadarki kariyer yolculuğumda hep işimle gündeme gelmek istedim, özel hayatımı gösterme çabam hiç olmadı ve buna çok dikkat ettim. Ama ne yazık ki bazen elinizde olmayan sebeplerden sizin adınıza kararlar veriliyor. Siz de bu işin ustası değilseniz önce bizim gibi hayretler içinde bakakalıp sonra “E o zaman dürüstçe paylaşalım” diyorsunuz. Bu sefer de oradan başka bir algı yaratılıyor. Yani bu işler benim anlayabileceğimden karışıkmış. O yüzden oturup geçmesini bekliyor, doğrusunu bildikten, içiniz rahat olduktan sonra dert etmemeyi öğreniyorsunuz.

* İlişkiyi önce reddettiğiniz, ardından kabul ettiğiniz yazıldı. “Benim rüzgârım o kadar sert esmiyor” dediğiniz paylaşım çok konuşuldu. İşin aslı neydi?

Yazdığım o yazının halen arkasındayım, çünkü ortada ne bir ilişki vardı ne de ihtimali. Yazılan her şey yanlıştı. Ayrıca 10 gün sonra aramızda böyle bir şey olacağını önceden bilsem bile, gerçek değilken yine o yazıyı yazardım. Çünkü kendimi baskı derecesinde bu durumlardan korumaya çalışırken alakam olmayan kişiler hakkımda onur kırıcı kelimeler seçerek haber yaptılar. “Aynı gün ve ardı ardına farklı kişilerle aşka yelken açtı” denmesi, karakterime yakışmayan, gerçeklik barındırmayan sözler sarf edilmesi çok üzücüydü. Aşk haberlerine değil, o üsluba verdiğim cevaptı yaptığım paylaşım. Zaten herkes vicdanen ne yaptığını ve amacını biliyor. Umarım değmiştir.

* Güzel şeylere dönersek. Şimdi ilişkiniz nasıl gidiyor?

Yıldız Tilbe AVM’de görüntülendi! Yeşil ayakkabılarıyla moda rüzgarı estirdi Yıldız Tilbe AVM’de görüntülendi! Yeşil ayakkabılarıyla moda rüzgarı estirdi

Mutlu ve her şeye rağmen huzurlu.

* Basketbolla aranız nasıldı?

Spor bilimleri mezunu olduğum için ister istemez ilgiliydim tabii ama işimden dolayı çok da takip edemiyordum açıkçası.

* Peki Cedi Amerika’da oynuyor. Sezon başlayınca mesafe sorun olacak mı?

Özlem açısından zor olacak.