Pınar Yılmaz, bir dergiye verdiği röportajda, kendisinden şu sözlerle bahsetti:
“Ailesine, dostlarına ve hayatının çok. önemli bir parçası olan Happy adındaki kö peğine bağı, yaşamın getirdiklerini cesurca ve umutla karşılayan, 25 yılı aşkın süredir iş hayatında farklı sektörlerde ve departmanlarda başarıyla görev almış bir Boğa burcu kadın liderim. Kariyerim boyunca satış, pazarlama, stratejik planlama, marka yönetimi, müşteri ilişkileri ve etkinlik organizasyonu gibi pek çok farklı alanda deneyim kazandım. Son bir yıldır da lüks tüketim ve marka geliştirme alanındaki uzmanlığımı, bugün kurucusu olduğum Deliciae Luxury Consulting ile sürdürüyorum.”
“Lüks sektöründe çalışmaya nasıl başladınız ve bu alana ilginiz. nasıl şekillendi?” sorusuna Yılmaz, “Lüks sektörüne olan ilgim, 2008 yılın da Türkiye’de başlatılan ancak tamamlana- mayan, seçkin iş insanlarına yönelik özel bir kulübün ekibine katılmamla başladı. Bu, lüks dünyasına attığım ilk adımdı. Ardın dan, Boat Show ile tanışarak yat dünyasında önemli bilgi ve deneyim kazandım. Fuarcılık sonrası, Istanbul Offshore Kulübü’nde pazarlama direktörü olarak göreve başladım ve Show TV’de canlı yayınlanan Dünya Offs- hore Şampiyonası organizasyonlarında yer aldım. Aynı dönemde, klasik otomobil et-kinlikleriyle farklı bir segmentteki lüks an-layışını da keşfetme fırsatım oldu. Kısa bir süre Zorlu Center’da rezidans satışlarıyla ilgilendikten sonra, kariyerimin en önemli dönüm noktası 2014 yılında Richemont Grubu’na katılmam oldu. Burada, IWC Schaffhausen, Panerai ve A. Lange & Söhne gibi dünyaca ünlü saat markalarının Türki ye’deki stratejik yönetiminden ve operasyon- larından yaklaşık 10 yıl boyunca sorumlu oldum. Bu uzun yolculuk, lüks sektörüne dair derin bir anlayış, güçlü bir tecrübe ve çevre kazanmamı sağladı. Satış ve pazarlama kariyerimde, lüksün insanlara sunduğu özel deneyimlerin bir parçası olmak beni her za man büyüledi ve bu büyüleyici dünyanın zarafeti beni içine çekmeye devam ediyor.” yanıtını verdi.
“IWC, Panerai ve A. Lange & Söhne gibi prestijli markaların operasyonlarını yönetir-ken, bu süreçlerde sizi en çok geliştiren veya unutulmaz deneyimler elde ettiğiniz neler oldu?” sorusuna Yılmaz’ın yanıtı şu şekilde oldu:
“Bu markalarla çalışmak, lüksün nımını yeniden anlamama olanak sağladı. Özellikle Richemont’ta geçirdiğim süre boyunca, her markanın farklı kimliği ve müşteri kitlesi için nasıl özelleştirilmiş stratejiler geliştirileceğini öğrendim. Mar- kaların hikayelerini doğru bir şekilde an- latmanın ne kadar önemli olduğunu, lüks dünyasında satılan şeyin yalnızca bir ürün değil, bu hikâye veya deneyim olduğunu gördüm. Her ülkenin ve tüketicinin farklı satın alma alışkanlıklarına sahip olduğunu fark ederek, küresel stratejilerde ye rel anlayışın önemini öğrendim. Ayrıca, uluslararası bir şirkette çalışarak dünyanın dört bir yanından dostlar edinmenin, iş dünyasında ne kadar etkili ve değerli ol- duğunu deneyimledim. Bu süreç, hem profesyonel hem de kişisel anlamda beni geliştiren zengin bir yolculuk oldu.”
Pınar Yılmaz, Deliciae Luxury Consulting’i şirketini nasıl kurmaya karar verdiğini şu sözlerle anlattı:
“Deliciae Luxury Consulting’i kurmamın temel sebebi, yıllar içinde kazandığım bilgi ve deneyimi, markaların büyümesine ve dönüşümüne destek olacak bir platforma dönüştürmekti. Kendi şirketimi kurmayı uzun zamandır düşünüyordum, çevremden de bu konuda çok destek alıyordum; ancak bir türlü cesaret edemiyordum. Sanınım urun yıllar beyaz yakalı olarak çalışmanın getirdiği bir alışkanlık diyebiliriz. Tam bu düşüncelerin yoğunlaştığı dönemde, çalıştığım şirket te bir yeniden yapılanma süreciyle karşılaştım. “Yurt dışına mı taşınsam, yoksa kendi işimi mi kursam?” diye düşünürken, evren adeta bana yol gösterdi. Çok sevdiğim bir söz vardır: “Olan hayırlıdır.” Gerçekten de öyle oldu. Deliciae Luxury Consulting, iş dünya sındaki tecrübelerimi kendi vizyonumla birleştirdi ğim, beni heyecanlandıran bir başlangıç oldu.
“Pınar Hanım, lüks tüketim anlayışı sizce son yıl larda nasul değişti?”
“Son yıllarda lüks tüketim anlayışı köklü bir değişim geçirdi. Lüks, artık yalnızca bir statü sembolü olmaktan çıkıp, hikâyesi olan, etik değerlere sahip ve sürdürülebilir bir yaşam tarzını temsil eden bir kavram haline geldi. Müşteriler, çevreye duyarlı ve sorumla markalan tercih ederken, deneyim odaklılık, kişisel leştirme ve teknoloji entegrasyonu, lüks anlayışını ye niden tanımlıyor. Son dönemde sıkça kullanılan “giz- “gizli lüks kavramı, dikkat çekmekten çok zarif bir sadelik ve üstün kalite arayışını ifade ediyor. Tüketi ciler, artık tanınmayan butik zanaarklıların ürettiği ürünleri ya da markanın logosu görünür olmasa da malzeme kalitesi ve işçiliğiyle kendini belli eden eşyalan tercih ediyor. Bu yaklaum, lüksün görünürlükten ziyade hissettirdiği değerle ölçüldüğünü gösteriyor. Özellikle pandemiden sonra lüksün tanımı büyük öl çüde değişti. Sevdikleriyle kaliteli zaman geçirmek, sağlıklı ve anlamlı deneyimler yaşamak, modern din yada en büyük lüks haline geldi. Markalar da bu yeni algrya uyum sağlayarak, müşterileriyle daha derin bağ lar kurmaya odaklanan deneyimler yaratıyor. Artık lüks, sadece bir ürün değil, duygusal bir bağ ve an lamlı bir hikâye sunmayı ifade ediyor.
“Lüks saat ve aksesuar pazarının geleceğini nasıl görüyorsunuz?”
B.Ya Lüks saat sektörü, geleneksel zanaatkärlık ile tek nolojinin harmanlandığı yeni bir döneme adım atıyor. 2025 yılı itibarıyla kişiselleştirme, sürdürülebilirlik ve dijitalleşme gibi trendler ön planda olacak. Hibrit sa- atler ise akıllı özellikleri geleneksel estetikle birleştire rek büyümeye devam ediyor. Ayrıca, ikinci el lüks saat pazarı da yükselişte, 2030 yılına kadar küresel piyasa değerinin yaklaşık 45 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Bu durum, hem uygun fiyatı erişim hem de yatırım ilgisinin artmasıyla destekleniyor. Özel likle Asya ve Orta Doğu pazarlarındaki talep artış, sektördeki büyümenin ana itici güçlerinden biri. Markalar, müşteri deneyimlerini dijital platformlarla zenginleştirerek daha geniş kitlelere ulaşmayı he defliyor. Klasik mekanik saatler ve akıllı saatler arasındaki denge, yenilikçi tasarımlar ve teknolojik entegrasyonlarla şekilleniyor. Gelecekte lüks sa atler, sadece bir aksesuar olmaktan öte, bireysel tarzı, çevreye duyarlılığı ve teknolojiyi bir araya getiren çok yönlü bir ifade biçimi olarak öne çıkacak.”
“Son dönemlerin temel konuları olan sürdürü lebilirlik ve dijitalleşme, lüks sektörünü nasıl etki liyor sizce?”
“Sürdürülebilirlik artık bir zorunluluk haline geldi. Sektörde, geri dönüştürülmüş metaller, ok- yanus plastikleri ve vegan deri gibi çevre dostu malzemelerin kullanımı artıyor ve bu durum, të ketici beklentilerini karşılamada önemli bir rol oy nuyor. Müşteriler, satın aldıkları ürünlerin çevresel ve sosyal etkilerine daha farla dikkat ediyor. Diji- talleşme ise lüksün erişilebilirliğini artırıyor. Özel likle metaverse ve NFT gibi yenilikçi yaklaşımlar, sektörü ileri tauyor.”
“Lüks sektöründe bir kadın lider olarak karplay tujnuz deneyimleri paylaşabilir misiniz?”
“Kadın lider olmak, lüks sektörüne farklı bir bakış açısı kazandırmak açısından oldukça değerli bir deneyim. Çalıştığım birçok şirkette, müşteri portföyümün büyük bir kısmı erkeklerden oluşu yordu, bu da erkek egemen bir dünyada var olma yı ve etkili bir şekilde liderlik etmeyi gerektiriyordu. Ancak bu durumun zorlukları olduğu kadar güzel tarafları da var. Lüks sektöründe sıkça karşılaşılan bir durum vardır: Tekne, araba ya da saat alırken erkek müşteriler ürünü seçer, ancak son karan ge nellikle eşleri verir. Bu dinamiği doğru anlamak ve yönetmek, kadın lider olarak bir avantaj sağlıyor Kadınların detaylara verdiği önem ve empati yete neği, bu süreçlerde önemli bir rol oynuyor. Bu an- lamda, sektördeki kadın liderler olarak hem müş terilerin beklentilerini daha iyi anlayabiliyor hem de karar süreçlerine daha etkili bir şekilde katkıda bulunabiliyoruz.”
“Türkiye gibi ataerkil bir toplumda sektörel an- lunda bir kadın lider olarak başarını kalabilmenin sarları var mı? Nasıl mücadele ediyorsunuz?”
“Ben ve benim jenerasyonumdaki pek çok kadın, şu sözlerle büyüdük: “Aman kızım, çalış kendi paranı kazan, ayaklarının in üstünde dur, kimseye muhtaç olma.” Bu öğütlerle büyüyen kadınlar olarak, bulunduğumuz dönemde ve ko quliarda bu hedefi gerçekleştirebilmek için büyük bir çaba sarf ediyoruz. Aramızda sıkça söylenen bir söz var: “Her işimi kendim yapacağım, kim- seye minnet etmeyeceğim derken Seyit Onbaşa oldum.” Sanırım benim en büyük sır ve müca- dele yöntemim de bu “onbaşı” rütbem. Böyle bir azim ve direnç geliştirmiş biri olduğum için ken- dimi çok şanslı hissediyorum. Bu vesileyle, top- lumsal, ekonomik, kültürel ve politik başanlan- mızı kutlamak ve toplumsal cinsiyet eşitliğine dikkat çekmek için her yıl kutlanan 8 Mart Dün- ya Kadınlar Günü’nü de yürekten kutluyorum. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜIK) verileri ne göre, şirketlerde üst ve orta düzey yönetici pozisyonlarındaki ve politikadaki kadınların ora na her yıl düzenli bir şekilde artış gösteriyor. Bu veriler, kadınların liderlik pozisyonlarına katılı mında olumlu bir eğilimi işaret ediyor. Ancak, toplumsal cinsiyet eşitliğine ulaşmak için hälä kat edilmesi gereken önemli bir yol olduğu da açık. Bizler, Mustafa Kemal Atatürk’ün kadın haklan nan modernleşme ve toplumun gelişimi için vaz geçilmez olduğunu savunduğu bir ülkede yaşayan şansı kadınlarız. Türkiye, kadınlara milletvekili seçme ve seçilme hakkını birçok Batı ülkesinden daha önce tanıyan ülkelerden biri. Örneğin, lüks sektörünün kalbi olan Fransada bu hak 1944 te, İsviçre’de ise ancak 1971’de tanınmış. Özetle, ka dın lider olmanın getirdiği zorluklar kadar sun- duğu fırsatlar ve avantajlar da oldukça kıymetli Bu perspektifle sektöre değer katmaya devam et- mek, benim için hem bir sorumluluk hem de bir ayrıcalık.
“Lüks sektörü profesyonellerine ve ellerine ve genç girişim- cilere ne gibi önerilerde bulunursunuz?”
“Detaylara önem vermek, sürekli öğrenmeye açık olmak ve sabırlı davranmak, lüks sektöründe başarının temel anahtarlarıdır. Lüks dünyasında başanlı olmak, markalanın özgünlüklerini korur- ken yeniliklere adapte olma becerisine dayanır. Müşteri ihtiyaçlarını anlamak ve bu doğrultuda hareket etmek her zaman öncelikli olmalıdır. Her yıl Davos’ta düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu’nun bu yılki ana temasu “Akıllı Çağ”dı. Yapay zeka, dijitalleşme, büyümenin yeniden tasarlan ması ve çevre gibi konular günümüzün en kritik başlıkları. Lüks sektöründe de bu başlıklan strate jilerimize entegre ederek bu çağa ayak uydurmak, artık bir zorunluluk ve sürdürülebilir başın için vazgeçilmezdir”
“Son olarak “lüks “Tüks kavramıyla kavramıyla ilgili agili düşünceleri nizi ve hedeflerinizi merak ediyoruz.”
“Lüks, insanların hayatlarına anlam ve değer katmakla ilgilidir. Bu sektörde çalışırken kalite, de tay ve hikâye anlatımı her zaman ön planda olma bdır. Bu yıl, deneyimlerimi ve hikâyelerimi eğitmen ve konuşmacı olarak daha geniş bir kitleyle paylay mayı hedefliyorum. Umarım bu röportajı okuyan ve lükse ilgi duyan kişilerle bir gün yollarımız kesisir ve ben de onların hayatlarına anlam ve değer katma fırsatı bulurum. Çok teşekkür ederim.