Türk tiyatrosunun güldürü geleneğinin nişanesi “Kel Hasan Efendi” kavuğu dün akşam yeni sahibine devredildi. Daha önce Ferhan Şensoy tarafından Rasim Öztekin’e devredilen kavuk, bu sefer de Rasim Öztekin tarafından Şevket Çoruh’a devredildi.
Rasim Öztekin, sağlık sorunları nedeniyle sahne alamadığı için kavuğu Şevket Çoruh’a devretti ve Şevket Çoruh böylelikle kavuğun 6'ıncı sahibi oldu.
Bugüne kadar Kel Hasan Efendi’den, İsmail Dümbüllü’ye sonra ise sırasıyla Münir Özkul, Ferhan Şensoy ve Rasim Öztekin’e emanet edilen ve Türk tiyatrosunun önemli bir sembolü olan “Kavuk” Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Tiyatrosu’nda düzenlenen özel bir devir teslim töreniyle Şevket Çoruh’a emanet edildi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle düzenlenen Kavuk Devir Teslim Töreni ve “Bir Baba Hamlet” özel gösteriminin biletleri günler öncesinden tükenmiş ve bilet gelirlerinin tamamının Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne bağışlanacağı açıklanmıştı.
"ÇOK HEYECANLIYIM.."
Kavuğu devralan Şevket Çoruh, konuşmasında "Rasim abinin bu güzel sözlerinden sonra sanırım kavuğu bana vermeyecek diye düşündüm. İlk önce çok makbule geçti demek istiyorum, çok sağ olsunlar, takdir etmişler bizi. Bir konuşma hazırladım, çok heyecanlıyım" ifadelerini kullandı.
"NE YAPACAĞIMI BİLEMEDİM"
Çoruh, "Şimdi, Türk tiyatrosu özellikle bu dönemlerde çok zor bir dönem yaşarken, mahalle yanarken saçımızı mı tarıyoruz diye bir düşünce geldi aklıma dün burada dekoru yaparken. Çok sevinsem ayıp mı olur dedim, oturup ağlasam ayıp mı olur dedim. Ne yapacağımı bilemedim. Bu törenin en önemli tarafı iki tane yaşayan büyük ustam hayattalar; birincisi Ferhan Şensoy, Ses Tiyatrosu'nu hala ayakta tutan büyük usta... Ve en çok oyun seyrettiğim, sürekli hayran olduğum Rasim Öztekin ustam..."
KAVUK GELENEĞİ NEDİR?
Kel Hasan Efendi Kavuğu, Türk tiyatrosunun güldürü geleneğinin nişanesi sayılıyor. Bu gelenek, tiyatrodaki tuluat ustalarının en renkli ismi Kel Hasan Efendi, güldürü tuluatının devamını sağlayacak olan öğrencisi İsmail Dümbüllü'ye sembolik bir nişane olarak kavuğunu teslim etmesiyle başladı. Kavuk, 1968'de dönemin en yetenekli orta oyuncusu Münir Özkul'a devredilmişti. Münir Özkul kavuğu daha sonra Ferhan Şensoy'a, Şensoy da Rasim Öztekin'e emanet etmişti.
KEL HASAN EFENDİ KİMDİR?
Kel Hasan Efendi tuluat oyuncusu ve tiyatro yöneticisi. 1874 tarihinde doğdu 1929 öldü. Bazı kaynaklarda doğum tarihini 1874 ölüm tarihi 1925 olarak da geçiyor. Fakir bir ailenin çocuğu olarak Kadıköy'de yoğurtçuluk yaparken hevesli olduğu tiyatroya başladı. Henüz küçük bir çocukken ünlü komik Abdürrezzak Efendi'nin rollerinin neredeyse tümünü ezberlemişti. Sahneye ilk kez Küçük İsmail yönetimindeki tiyatronun Kadıköy Kuşdili'ndeki gösterileri sırasında çıktı (1893). Başrolde oynamak istemesine karşın bu rolü Abdürrezzak Efendi'nin oynaması üzerine ikinci komik olarak nitelendirilen külhanbeyi rolünü üstlendi. Bu konumunu sürdürmek istemedi; Abdürrezzak Efendi'yle tartışarak topluluktan ayrıldı.
Kendisiyle birlikte topluluktan ayrılan Agah Efendi'yle Şehzadebaşı'nda Hayalhane-i Osmani Kumpanyası adlı bir tiyatro topluluğu kurdu. Topluluğa Külhanyan ve Papazyan'dan başka kanto için küçük Eleni de alındı. Kel Hasan, Mardiros Mınakyan'ın o günlerde çok tutulan dramlarına karşılık sürekli komedi sahneledi. II. Abdülhamid döneminde Abdi Efendi'nin saraya alınması üzerine tuluat tiyatrosu alanında rakipsiz kaldı, ünü yaygınlaştı. İkinci Meşrutiyet'ten (1908) sonra yaygınlaşan Batı ağırlıklı tiyatro çalışmalarına ayak uyduramadı. Bir ara Burhanettin Tepsi ve Naşit Özcan'la birleştiyse de eski başarısına ulaşamadı. 1925'e değin sahnede kaldı.
Tuluat tiyatrosunun en tanınmış oyuncularından olan Kel Hasan, özellikle canlandırdığı İbiş tipiyle halkın beğenisini kazandı. Abdürrezzak Efendi'nin yarattığı bu tiplemeyi, kısık sesine karşın keskin zekası ve hazırcevaplığıyla uzun yıllar yaşattı. Saçı olmadığı için "Kel" lakabıyla anılan Hasan Efendi eski tip oyunların yanı sıra yeni tip oyunlara da ağırlık verdi. Başına yırtık bir fes giyer, kaşlarını siyaha, burnuyla yanaklarını kırmızıya boyar; sırtında istanbuliniyle (bu kıyafeti ustası Abdürrezzak Efendi'den almıştı), sahneye çıkmadan boş bir gaz tenekesini sahneye fırlatır, ardından elinde bir tavan süpürgesi, başında yırtık bir fes ve üzerinde renkli bir giysiyle kendisi belirirdi. İsmail Dümbüllü, Kel Hasan'ın öğrencilerindendi.