Sosyal medyada gündemde kalabilmek, yorucu çalışma şartları, stres, şöhretin getirdiği psikolojik etkenler bir dönemin fenomen ismi Ruken Demirer'i de yordu. Nişantaşı’ndaki Marie Antoinette Chocolatier’in kurucusu, Rojda Demirer’in ablası Ruken Demirer daha önce Meryem Uzerli'nin yakalandığını söyleyerek Türkiye'nin gündemine soktuğu Tükenmişlik Sendromu'na yakalandı.
BİRDEN ORTADAN KAYBOLDU
Sosyal medyada çok popülerken 2017’de bir anda sırra kadem basan. ‘Gece Gündüz’, ‘Aşkına Eşkiya’, ‘Tuzu Kurular’ ve ‘Üvey Baba’ gibi dizilerde rol alan Türkiye’nin en çok takip edilen moda bloğuna sahip olan 41 yaşındaki oyuncunun kimseyi tanımadığı iddia edildi. Herkesin sağlığını merak ettiği oyuncu Rojda Demirer'in de ablası olan Ruken Demirer ile Posta gazetesine açıklamalarda bulundu.
"SÜREKLİ RÜYADA YAŞIYORDUM"
İşte Ruken Demirer’in açıklamaları:
"Kendimi bu dünyaya ait değilmiş, sürekli rüyada yaşıyormuşum gibi hissetmeye başlamıştım. Bu süreçte ailem ve İngiliz sevgilim Damian Langley beni hiç yalnız bırakmadı. Damian büyük destek verdi.”
UZUN SÜRE TEDAVİ GÖRDÜM
“Üstelik çok da mutlu bir dönemdeydim, hayatımda her şey yolunda gidiyordu. İstanbul’da uzun bir süre tedavi gördüm. Şimdi çok iyiyim. Kimseyi tanımadığım, dışarı çıkamadığımı söylüyorlar, tamamen yalan. Artık ufak tefek şeyleri kafama takmıyorum. Karantina bittikten sonra yeni projelerim olacak."
Tükenmişlik sendromu adı verilen psikolojik hastalık, 1974 yılında ilk olarak Herbert Freudenberger tarafından başarısızlık, yıpranmışlık, güç ve enerji düzeyinin azalması, tatmin edilmez isteklerin oluşması sonucunda bireyin içsel kaynaklarında oluşan tükenmişlik durumu olarak tanımlanmıştır.
Hastalığın tanımlandığı dönemden bugüne dek sendroma ilişkin pek çok araştırma yapılmış ve hastalığın teşhisine yönelik olarak çeşitli tanı testleri geliştirilmiştir. Bu tanı testlerinden bir tanesi olan Maslach ölçeğini de geliştiren Christina Maslach tarafından ise hastalık "İş yaşantısı gereği yoğun duygusal taleplere maruz kalan ve devamlı olarak insanlarla yüz yüze olan bireylerde görülen fiziksel bitkinlik, uzun süren yorgunluk, çaresizlik ve umutsuzluk duygularının, yapılan işe, hayata ve diğer insanlara karşı olumsuz tutumlarla yansıması ile oluşan bir sendrom" olarak tanımlanmıştır. Tükenmişlik sendromu, Dünya Sağlık Örgütü tarafından da Uluslararası Hastalık Sınıflandırması listesine de alınmıştır. Özellikle bir bireyin kaldırabileceği iş yoğunluğunun üzerinde bir tempo ile çalışan kişiler ve yoğun stres altındaki bireylerde görülen tükenmişlik sendromunda bireyin kendini bu koşullar altında çalışmaya zorlaması sonucunda belirli bir evreden sonra çöküş başlar ve hastalık kendisini belli etmeye başlar. Günümüz toplumuna bakıldığında bu hastalığın tanınırlığı, ünlü kişilerde görülmesi ile atmıştır. Buna bağlı olarak sendromla mücadele eden pek çok kişide hastalıkları hakkında şüphe ve farkındalık oluştuğu görülür.
TÜKENMİŞLİK SENDROMU BELİRTİLERİ NELERDİR?
Yavaş ve sinsi bir şekilde ilerlemesi nedeniyle tükenmişlik sendromu yaşayan hastaların birçoğu muayene için sağlık kuruluşlarına başvurmaya gerek duymaz. Dünya genelinde pek çok kişi zorlu yaşam koşulları ile mücadele etmek durumunda olduğundan bu duygular hayatın normal bir parçası ve kaçınılmaz bir durum olarak görülebilir. Bu da hastalığın fark edilmesini zorlaştıran etmenler arasında yer alır. Hastalık tedavi edilmedikçe, mevcut yaşam koşulları ve stres devam ettikçe hastalığın şiddeti de artar ve belirgin semptomlar ortaya çıkmaya başlar. En yaygın olarak görülen tükenmişlik sendromu belirtileri şu şekilde sıralanabilir:
Bedensel tükenmişlik hissi
Duygusal tükenmişlik hissiyatı
Kişiyi esir alan olumsuz düşünceler
Karamsarlık
Basit işleri bitirmekte zorlanma
İşten soğuma
Umutsuzluk
Kendini değersiz hissetme
Azalmış mesleki özgüven
Unutkanlık ve dalgınlık
Sürekli yorgunluk ve bitkinlik hissiyatı
Dikkat dağınıklığı
Uyku problemleri
Kabızlık ve ishal gibi sindirim sistemi düzenine ilişkin bozukluklar
Kalp çarpıntısı ve solunum güçlüğü
Baş, sırt ve bacaklar olmak üzere vücudun belirli bölgelerinde ağrılar
Bu nedenlerin haricinde tükenmişlik sendromunun daha pek çok kişiye özgü semptomu ile karşılaşmak mümkündür. Bu nedenle yukarıda verilen belirtilerden birkaçını kendisinde gören kişiler mutlaka tükenmişlik sendromuna ilişkin testlerden geçmelidir.
TÜKENMİŞLİK SENDROMUNU OLUŞTURAN NEDENLER NELERDİR?
Tükenmişlik sendromunun yaygın olarak görüldüğü insanlara bakıldığında birçoğunun hizmet sektöründe faaliyet gösterdiği, yoğun ve stresli bir iş temposu içerisinde yer aldığı görülür. Bu nedenle yoğun iş hayatı ve stres, tükenmişlik sendromu nedenleri arasında ilk sıralarda sayılabilir. Sürekli olarak yüksek sorumluluk gerektiren hayati kararlar almak durumunda olan, iş yaşamında zamanla yarışan ve iş yetiştirme konusunda baskılara maruz kalan, küçük detaylara büyük hassasiyet gösterilmesi gereken titiz işlerde çalışan kişiler, tükenmişlik sendromuna yakalanma konusunda diğer bireylere oranla daha yüksek risk altındadır. Fakat bu durumların hiçbiri ile bağdaştırılamayacak iş ve yaşam temposu içerisinde olan kişilerde de bu sendroma rastlanabileceği bilinmelidir. Bunların haricinde hastalığın gelişiminde bazı kişisel faktörler de rol oynayabilir. İstemediği durumlara karşı "Hayır" demekte zorlanan, mükemmeliyetçi kişiliğe sahip olan ve iş konusunda gereğinden fazla fedakarlık yapmaya yatkın kişilerde bu hastalığa yakalanma olasılığı daha yüksektir.
TÜKENMİŞLİK SENDROMU TANISI NASIL KONULUR?
Tükenmişlik sendromunun teşhisinin koyulabilmesi için öncelikle hastanın detaylı öyküsü alınmalıdır. Psikiyatr ve psikologlar tarafından yapılacak muayene ve görüşmeler sırasında sendromun varlığından şüphelenilmesi durumunda tükenmişlik sendromu testi olarak da bilinen Maslach Tükenmişlik Ölçeği (MBI) uygulanır. Duygusal tükenmişlik hissi, başarısızlık ve çevreye karşı duyarsızlaşma gibi konuları ölçen çeşitli sorulardan oluşan bu envanter, cevapların puanlandırılması ile test sonunda belirli bir skor elde edilmesini sağlar. Elde edilen skor kişide tükenmişlik sendromunun bulunup bulunmadığını, bulunuyor ise hangi düzeyde olduğunu bildirir. Bazı durumlarda tükenmişlik sendromu, depresyon veya diğer psikolojik hastalıklarla bir arada görülebilir. Bu nedenle detaylı psikolojik muayene kısmına gereken özenin gösterilmesi, hastalığın tam olarak teşhis edilebilmesi ve tedavide başarı oranının arttırılabilmesi açısından büyük bir öneme sahiptir.
TÜKENMİŞLİK SENDROMU TEDAVİ YÖNTEMLERİ NELERDİR?
Tükenmişlik sendromu her ne kadar bireyin sosyal ve psikolojik yaşamını altüst etse de tedavisi kolay ve oldukça etkilidir. Sendromun ilerlemişlik düzeyine bağlı olarak hastalığın tedavi süreci de değişkenlik gösterir. Şiddetli olmayan durumlarda sendrom bireyin kendi kendine alacağı önlemler, iş yaşamında ve sosyal hayatında yapacağı düzenlemeler ile büyük ölçüde ortadan kaldırılabilir. Bunun sağlanabilmesi için mutlaka ruh sağlığına ilişkin muayenelerin yapılmış olması gerekir. Bu görüşmeler esnasında sendromun ortaya çıkışında rol oynayan faktörler belirlenerek tedavi sürecinde bu faktörlere yönelik önlem almak hedeflenir. Sendromun aşırı şekilde şiddetlenmiş ve ilerlemiş olduğu, kişinin iş yaşantısına veya günlük hayatına devam edememesine neden olduğu durumlarda hekim tarafından önerildiği takdirde ilaç tedavisi gerekli olabilir. Psikolojik tedavi sürecinde hastalığa yol açan etkenlere yönelik düzenlemelerin ardından bireyler kendilerine yeterli miktarda vakit ayırmaya, hobiler edinmeye ve bunları hayatının bir parçası haline getirmeye özen göstermelidir. İş hayatına ilişkin kafasında büyüttüğü sorunlar var ise iş saatleri haricinde bu konuları kafasından uzaklaştırmayı, bir diğer deyişle işi işte bırakmayı denemelidir. Yeterli miktarda dinlenmek, uyku düzenine gereken hassasiyeti göstermek ve dengeli beslenmek de tedavi sürecinde oldukça önemlidir. Ayrıca düzenli olarak spor yapmak da mutluluk hissi veren hormonların kandaki düzeylerinin yükselmesine neden olarak tükenmişlik sendromu ile mücadele sürecine destekte bulunur. Bu nedenle düzenli bir egzersiz planı belirlenerek buna sadık kalmak faydalı olacaktır.
Tükenmişlik sendromu, başlangıçta küçük önlemler ile kendi kendine iyileşebilir bir durum olmakla birlikte tedavi edilmediği takdirde ilerleyerek çok daha ciddi boyutlu sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu nedenle eğer bir bireyde tükenmişlik sendromu mevcut ise bu sorunun erken dönemde teşhis edilmesi ve bir an önce tedavi planının belirlenmesinin tedavi başarısı açısından çok büyük bir öneme sahip olduğu unutulmamalıdır. Eğer siz de tükenmişlik sendromuna yakalandığınızı düşünüyorsanız, derhal bir sağlık kuruluşuna başvurarak alanında uzman bir psikiyatr ile görüşebilirsiniz.