Emre Bol’un sorularını içtenlikle yanıtlayan Vefa Küçük’ün açıklamalarında öne çıkan satırbaşları şöyle.
FENERBAHÇE BAŞKANLIĞI BİR TÜRLÜ NASİP OLMADI
Fenerbahçe’ye 1990 yılında geldim. Aziz Yıldırım ile aynı anda geldik ve sicil numaralarımız ardı ardına. 32 yıldır ikimiz de camiaya hizmet ediyoruz. Fenerbahçe’den kimseyi tanımıyorken üye olduk, zaman zaman rakip olduk, zaman zaman birlikte olduk. Metin Aşık döneminde 2. Başkandım, Ali Şen yönetiminde yine 2. Başkandım. Bir türlü Fenerbahçe Başkanlığı nasip olmadı. Yöneticiliğim döneminde 1 kere şampiyon olduk. Bu kadar süreye göre şampiyonluk sayımız az. Ama spor kulübü olarak elde edilen başarılar ve tesis konusunda yaptıklarımızla Fenerbahçe’ye büyük faydalarımız oldu.
ALİ ŞEN BAŞKAN FENERBAHÇE ŞAMPİYON
1990’da yönetime geldiğimizde kısa zamanda Aziz Yıldırım ile benim aramda kim başkan olmalı diye kulübün kendi içinde bir düşünce hakim olmaya başladı. O dönem kulübün önde gelenleri benim aday olmamı istedi ve 1992’de 4’lü başkanlık yarışına girdik. Aziz Yıldırım ve arkadaşları da benim listemdeydi. O dönem mevcut Başkan Metin Aşık tekrar başkan oldu ama ben kulüple bağımı hiç koparmadım. Ali Şen, başkanlığa aday olduğunda kendi listesinde olmam konusunda çok ısrarcı davrandı. O günkü liste Fenerbahçe tarihinin yönetim kadrolarının en güçlü listelerinden biriydi. Aramızda Nihat Özdemir, rahmetli Şadan Kalkavan, Selim Soydan, Mehmet Nazif Günal gibi çok güçlü isimlerin olduğu 14 asil, 7 yedekten oluşan kuvvetli bir yönetim kadrosu vardı. 2 sene böyle çalıştık, sonra rahmetli Şadan Bey ile Ali Şen arasında bir fikir ayrılığı oldu. Şadan Bey yönetimden ayrılmak istedi. O ayrılınca bazı arkadaşlarımız da ayrıldı. Ben o sırada Başkan vekili ve hukukçu olduğum için kulübün tüm yazışmalarını kontrol ederdim, benim imzamı görünce Ali Başkan da imzalardı. Şadan Bey futbol şube sorumlusuydu, o ayrılınca yerine birinin bakması gerekti. Hiç arzu etmediğim halde o görevi de ben üstlendim. Diğer işleri ve özel hayatımı çok ihmal ettim tabii ki. 98 yılına geldiğimizde Aziz Yıldırım 6 yıldır başkanlık için hazırlanıyordu ve 1998 seçimini 1 oyla kaybettim.
BENİM YÜZÜMDEN SEÇİMİ KAYBETTİN DİYEN O KADAR İNSAN OLDU Kİ
Aziz Yıldırım’a belki 1.000 kişi çıkmıştır benim oyum yüzünden seçimi kazandın diyen. Beni teselli etmek isteyenler de mazeretlerini söylemiştir. Ben de hep şöyle yanıt verdim. İyi ki gelmediniz, param ve vaktim cebimde kaldı. Hiç küsmedim ama bugün de küsmüyorum. 1 oyla kaybettiğim seçimde de Vefa Küçük’ün listesindeki isimler yönetimdeydi. 70 kişinin 65’i benim listemdeydi ama iki başlılık olmuyordu, 6 ay sonra benim listemdekiler ayrıldı.
Aziz Yıldırım ile tabii ki görüşüyoruz. Ben küs değilim belki o bana küsmüştür. Sırayla anlatıyorum. Anlaşamadığımız zamanlar oldu ama anlaştığımız da çok zaman oldu. 1999’a geldiğimizde Aziz Başkanın, görevde 18. ayıydı ve Aziz Başkan istifa etti. Ben kulübü tam manasıyla yönetemiyorum, daha iyi birileri gelsin gerekçesiyle istifa etti. 18 aylık süreçte hiç muhalefet yapmadığım gibi, konuşmadım da. 18 aylık süreçte bir gün Uğur Dündar, Müjdat Gezen, Kemal Sunal beni aradılar oturduk 4’ümüz yemek yedik. Hepimiz Vefa Liseliyiz. Kulüp zor zamanlar geçiriyor, Vefa Spor Kulübünün Başkanı olmamı istediler. Ama ben de seçim süreci yaklaşıyor hala güçlüyüm, Fenerbahçe Başkanlığını düşünüyorum, Vefa Spor Kulübü Başkanlığı etik olmaz dedim. Orda rahmetli Kemal Sunal’ı Başkan seçtik. Aziz Başkan’ın istifasını duydum gece evimde, ertesi güne işyerime geldim. Uğur Dündar aradı, ne olacak bu kulübün hali diye sordu? Ben de Vefa Spor Kulübünden bahsediyor zannettim meğer Fenerbahçe’den bahsediyormuş. Ben o defteri kapattım dedim, o gün çıktı yanıma geldi.
Uğur Dündar beni ikna etmek için uğraştı, edemedi. Bu işin kolay olmadığını söyledim, para ve emek isteyen bir iş olduğunu anlattım. 20 milyon dolar kulübe verilmesi gerekiyor. O zaman 10 milyon dolar ben vereyim, 10 kişiden de 1’er milyon dolar toplayalım, sen de 1 milyon dolar verir misin diye sordum. O zaman hevesi kırıldı Uğur Dündar’ın, bende o kadar para yok, biz helal para kazanıyoruz gibi laflar söyledi. Senin ki helal de bizim ki haram mı dedim, gayrı meşru iş mi yapıyoruz biz? 100 bin dolar verebilirim dedi, ben de kabul ettim. 100 ile başlarsın 2 sene de o 500 bin olur dedim, ben de 10 milyon vereceğim ama daha da fazlasının gideceği aşikar.
UĞUR DÜNDAR 23 SENE ÖNCE BENİ VE ARKADAŞLARIMI SATTI
Anlaştık ve yeni isimleri listemize eklemeye başladık. Onun tavsiyesiyle o dönem ATV ve Kanal D Genel Müdürlerini listeye aldık, 1 arkadaşını daha listeye aldık ama sonrasında Uğur Dündar seçim yaklaştıkça telefonlarını açmamaya başladı. Bir gariplik olduğunu anladık ama diğer taraftan seçime gireceği hiç aklıma gelmemişti. Kongre günü geldi, Uğur Dündar bırakın bana destek vermeyi, Aziz Yıldırım’ın yönetim kurulu listesinin 1 numaralı adayı. Aradan geçmiş 23 sene, belki biraz aşırı kelimeler kullandım ama işte dedim rövanşı var bu işin. Bu iş arkadaşını satan insanla karşılıklı restleşme olayı. Camia beni yanlış anlıyor, benim Uğur Dündar’a bir kinim yok. Bana ve arkadaşlarına ihanet etmiş, bizi satmış bir insanla bugün maalesef karşılıklı seçime gireceğiz. Satmayı, para karşılığı menfaat karşılığı anlamında söylemiyorum.
2011’de, tam 12 sene sonra Aziz Yıldırım cezaevindeyken bana Futbol A.Ş bağımsız üyeliğini teklif ettiğinde ve bende kabul ettiğim de beraber çalışmaya başladık ve samimi olduk. 12 yıllık sürede 11 kere bile karşılaşmamıştık. Samimi olduktan sonra defalarca sordum ve o da anlattı. Zaten biliyordum nasıl olduğunu.
AZİZ YILDIRIM, UĞUR DÜNDAR’I KULLANDI
Listeye girdiğini gördüğümüzde Uğur Dündar’ı evden çıkmadan aradım. Bütün Türkiye iyi tanır Uğur Dündar’ı. Boylu poslu, yakışıklı bir arkadaşımız. Karşımda telefonda küçüldüğünü hissettim. Çok sevdiğim büyüklerim devreye girdi de Aziz Bey’in listesine girdim dedi. Ben de onun için aramadım, tebrik etmek için aradım dedim. Sonra seçildiler ama 2 sene dayanamadılar birbirlerine. Aziz Başkan, Uğur Dündar’ı kullandı, işini gördü. Aziz Yıldırım, Vefa Küçük’ü yıpratmak için Uğur Dündar’ı yanına çekti. Sonra Aziz Başkanın, Uğur Dündar ile ne işi kaldı ki? Aziz Başkanın klasik işidir bu. İşi oldu mu yanına alır, işi olmazsa tanımaz, elini bile sıkmaz.
Uğur Dündar, Aziz Yıldırım’ın adamı ve adayıdır. 2018 seçimlerinde ben Aziz Yıldırım’a destek verdiğimizi, onun lehine oy kullanacağımı herkese söyledim. Ali Koç ekibine de söyledim. Tarafsızlığımı herkes bilir. Divan Başkanlığı seçimin de iki tarafta beni destekledi. 2018 seçimi benim için şeref madalyasıdır. 4 yıldır görevimi sürdürüyorum. 2018’e kadar Ali Koç ile tanışıklığım da yoktu. Benim Ali Koç’un işini zorlaştırmamı, kulüpte iki başlılık yapmamı beklediler. Hala da bekliyorlar. 32 yıldır eğilmeyen bükülmeyen, adam satmayan bir Vefa Küçük’ü kullanamayacakları belliydi. Taze bir isim gerekiyordu. Uğur Dündar da babayiğit, zaten zamanında arkadaşını da satmış bir insan. Etik değerleri yok maalesef, karşıma çıksın da konuşsun diye söylüyorum bunları.
24 mart tarihinde Divan Başkan adayları FBTV’de konuşacaktı. 3 isim birlikte çıkacaktık. Ali Koç Başkan, Uğur Bey’in aday olduğunu görünce ona da TV’ye çıkması için teklif yaptı. Ama Uğur Dündar Vefa Küçük ile aynı programa çıkabilir mi? Kabul etmedi sonra tesislerde adaylığını açıkladı.
Fenerbahçe Gönüllüler Derneği ikimizi aynı anda çağırsa, gelmeyecekti. 9 Nisana kadar ensesindeyim. Gel Vefa Küçük’ün söylediklerini yalanla, şöyle oldu de. Sizi şunun için sattım de, ya da bunların hiçbiri yoksa şöyle kişisin de. Yok böyle bir cesareti, her imkan sağlandığı halde neden gelmiyor? Anlattıklarımın hepsi gerçek çünkü ama Fenerbahçe’de hiçbir gücü yok. Onu ortaya sürenler gerilla taktiğini çok iyi bilirler.
AYKUT KOCAMAN’IN TERCİHİNİ NORMAL KARŞILIYORUM
Uğur Dündar’ın Fenerbahçe camiasında bir ağırlığı, bir oy potansiyeli olmadığı için yanında birilerinin olması gayet doğal. Aykut Kocaman tercihini ondan yana yapmış. Aykut Kocaman, bizim kaptanlığımızı yapmış, Fenerbahçe’de çok başarılı bir teknik direktörlük kariyeri olan sevdiğimiz bir kardeşimiz. Müjdat Gezen de Fenerbahçeli yanındakilerden.
1993 yılında Davut Dişli’nin dernek başkanı olduğu Fenerbahçe Altyapı Derneği vardı. Davut Dişli ve arkadaşları tesisleşme konusunda bir proje ürettiler ve bağış topladılar. En büyük bağışı da ben yaptım, daha önce bundan hiç bahsetmemiştim. Ama artık yaptıklarımı ifade etme gereği duydum. Kulüp için bir şey yapmayanlar kendini öyle bir pazarlıyor ki, inanamazsınız. Bağış yapanlar için bir balo yapıldı, Ercan Saatçi geceyi sunmuştu. En büyük bağışı yapana sembolik bir hediye verdiler. Aykut Kocaman’ın gol kralı olduğu kramponları hediye ettiler. Beraber sahneye çıktı, hediyeyi kabul ettim ve Aykut Kocaman’a bu senin alın terin, sende kalmalı diyerek verdim. Aykut Kocaman demişken aklıma bu anı geldi.
DÜRÜST OLDUĞUM İÇİN ÇOK KAYBETTİM
13 Genel Kurul yönettim, 3-4 tanesi seçimli genel kuruldu, 2 tane tüzük kongresi yönettim, çok şükür hepsinde de başarılı oldum. 2018 kongresi çok kalabalıktı ve yönetilmesi zordu. 7 kişilik bir ekip oluşturduk. Oyum belliydi ama tarafsız yönetim göstereceğime dair yemin ettim. Bizim yıllardır neyi nasıl yönettiğimiz bellidir. Çekişmeli kongrelerde her iki tarafta benim yönetmemi istiyor. Hiç politik olamadım, dürüst davrandım. Bunun da çok cezasını çektim, son dönemde de olanlar bunlar.
3 ADAY VARKEN SEÇİLECEĞİME İNANIYORDUM
3 aday varken daha çok oy alacağıma inanıyordum. Aziz Yıldırım’ın Uğur Dündar’ı desteklemesiyle dengeler değişti. Gerçi 3 adayken de Aziz Yıldırım bana destek vermeyecekti. Benim oyum zaten belli, ne artar ne eksilir. Diğer iki arkadaşımızın ne kadar oy alacağı önemli. Bir pasta var, 3 yerine 4 kişi paylaşacak. Pasta tarafsız bir pastane tarafından hazırlanmıştı, şimdi bir tarafının sahibi var. Birleşme olacağını zannetmiyorum. 9 Nisan sabahı bile dengeler değişebilir ama bizim için durum net.
6-7 sene fiilen yöneticilik yaptım, 2 sene de futbol şube sorumluluğunu üstlendim. Amatör branşlarda çok başarılıyız ama futbolda yeteri kadar başarılı değiliz. Fenerbahçe’de 2.lik bile başarısızlıktır. Bizde inşallah 2 yıllık süreçte şampiyonluğu yakalayacağız.
Mesut Özil dünya çapında bir oyuncu. Büyük kulüplerde oynadı ama istikrar yakalayamadı. Bize gelmeden önceki kulübünde de uzun süre oynamamıştı. Bizde de tam istediğimiz seviyede oynayamadı. Bünyesi, vücudu ağır seviye maçları kaldıramıyor. Formda bir Mesut olsaydı, 2-3 misli gol atardı. Beklediğimiz yararı bugün için veremedi, bundan sonra inşallah verir.