Ünlü Amerikalı oyuncu Sharon Stone, yer aldığı Hollywood maceralarından daha çok dramanın bulunduğu otobiyografisinde, yaşamının en iyi ve en kötü dönemlerini ayrıntılarıyla anlattı.
"The Beauty of Living Twice - İki Kez Yaşamanın Güzelliği" adlı kitapta, Stone'un bahsettiği ikinci yaşam, 2001'de felç ve beyin kanaması geçirmesinin ardından gelen dönem.
Stone ayrıca hatıralarında, Pennsylvania'daki zorlu çocukluk yıllarını, bazen kendisini döven anne ve babasıyla sevgi-nefret ilişkisini ve dedesi tarafından tacize uğradığını anlatıyor.
Stone, 1990'lı yıllarda Total Recall (Gerçeğe Çağrı), Basic Instinct (Temel İçgüdü) ve Casino gibi filmlerle, Hollywood'un en büyük yıldızları arasına girmişti.
Kitapta, şöhretin pırıltılı dünyasında hayatta kalmaya çalışan çetin ceviz bir kadın portresi çiziliyor.
İşte kitaptaki beş önemli anı:
1. Aile travması
Stone, kitabını annesine adıyor, ancak anne ve babasına duyduğu sevginin yaşamının sonraki evrelerinde geldiğini söylüyor. Çocukken "şımarıklık" yaptığında annesinin kendisini "çok kötü tokatladığını" ve "bir kemerle feci şekilde dövdüğünü" anlatıyor.
Anne tarafından dedesi ve büyükannesiyle ilgili hatıraları ise daha rahatsız edici. Sekiz yaşındayken dedesi Clarence'ın beş yaşındaki kız kardeşini taciz ettiğini, bu sırada büyükannesinin de odadan çıkışını engellediğini iddia ediyor.
Dedesi 14 yaşındayken öldüğünde, öldüğünden emin olmak için cesedini dürttüğünde "garip bir tatmin duygusu" yaşadığını söylüyor.
1992'de bir seri katili canlandırdığı, ilk çıkış yaptığı Temel İçgüdü filminde dedesinin yarattığı "öfkeyi" kullandığını vurguluyor. Stone "O öfkeyi işlememe izin vermem harikaydı ve bence başkalarının bunu hissetmesine izin vermek izleyenler için de tedavi ediciydi. Sadece ben olmadığımı biliyorum" diyor.
2. Temel İçgüdü'deki o sahne
Stone'un karakteri filmde, Michael Douglas'ın canlandırdığı dedektifi baştan çıkartıyordu ve sorgu sırasında bacak bacak üzerine attığı sahne kısa sürede meşhur oldu.
Ancak Stone, sahne çekilirken "beyaz ışığı yansıttığı için" iç çamaşırını çıkartmasını istediklerini ve izleyicilerin "hiçbir şey göremeyeceğini" söylediklerini anlatıyor.
İzleyicilerin aslında görebildiklerini, hatta çok şey görebildiklerini avukatlar ve menajerlerle dolu bir gösterime kadar fark etmediğini vurguluyor.
"Şimdi, mesele şu. Artık bir önemi yoktu. Ben ve çeşitli kısımlarım perdedeydi. Vermem gereken kararlar vardı. Gösterim odasına girdim. Paul'ün (Verhoeven, Yönetmen) yüzüne bir tokat attım, çıktım, arabama bindim ve avukatımı aradım."
Avukatı kendisine çekimin yasal olduğunu anlatmış, ancak rolü almak için çok mücadele ettiği ve Verhoeven'in de kendisi için savaştığını düşünmüş.
"Seçim yapabilirdim yani. Çok düşündüm ve sahnenin filmde kalmasına karar verdim. Neden mi? Çünkü film ve karakter için doğruydu ve çünkü hepsinden öte, yapmıştım."
3. İstemeden göğüs büyütme
Ancak 2001'de göğüslerindeki iyi huylu tümörlerin alınması için ameliyat olması gerektiğinde seçme şansı yoktu.
"Estetik cerrahım, daha büyük 'daha iyi' memelerle daha iyi gözükeceğimi düşündü."
"Bandajlanmıştım ve bandajlar çıktığında göğüslerimin büyüdüğünü fark ettim. Cerrahım 'kalça ölçülerinle daha iyi gider. Şu an daha iyi gözüktüğüne eminim' demişti."
"Kendisine çok inanan bir şekilde, bilgim ve onayım olmadan bedenimi değiştirdi."
4. 'Işığa doğru gitmek'
Stone, ameliyatın beyin kanaması ve felç geçirdiğinde dolaylı bir şekilde daha ciddi sağlık problemlerine yol açtığını belirtiyor.
Hastanede "her şeyin garip bir şekilde hareket etmeye başladığını, hayatının bir kameranın önündeymiş gibi hızla sonundan başına geçtiğini" belirtiyor.
"Bir düşme duygusu, daha sonra bir şeylerin kendisini, bedenini ve ruhunu ele geçirmeye başladığını" hissettiğini, daha sonra da vücudundan "inanılmaz, parlak, moral veren, beyaz bir ışığın" çıktığını kaydediyor.
Sonra birden acil serviste uyandığını söylüyor. Yaşama şansının o noktada yüzde 1'den az olduğunu anlatıyor:
"Hayatımı gözden geçirdim ve kendime sordum, kendimi dinlemeden neden kendimi bu kadar zorlamıştım? Dinleme aygıtının neresi bu kadar bozulmuştu ki, nereye doğru ilerlediğini görmemiştim?"
5. Oscar Ödülleri
1996'da Stone, Casino'daki rolüyle en iyi kadın oyuncu Oscar'ına aday gösterilmişti.
Birlikte oynadığı Robert De Niro'nun "inanılmaz çalışma ahlakıyla kendisine tüm diğer aktörlerden daha çok örnek olduğunu" yazıyor ve Martin Scorsese'nin "hayatının en büyük yönetmeni" olduğunu vurguluyor.
2002'de, artık iyileştiğinde John Travolta'yla birlikte sahnede bir ödülü sunması istendi.
Yürüme yeteneğini yeni geri kazanmıştı ancak hala görme, konuşma ve duyma sorunları yaşıyordu. Ancak dünyanın bunu fark etmemesinde kararlıydı:
"Sahnede akar gibiydim ve yetenekli, müthiş Akademi üyelerinin yüzlerine baktım. Hepsi gülümsüyor, kahkaha atıyor ve anın tadını çıkartıyorlardı. Hepimiz neşeliydik. Neden olduğunu bilmeleri gerekmiyordu"