MAGAZİN

Yavuz Bingöl: Asker olmak istiyordum, annem bütün hayatımı değiştirdi

Ünlü sanatçı Yavuz Bingöl, bu sabah Oylum Talu'nun Habertürk'te sunduğu "Burası Haftasonu" programına konuk oldu.

Yavuz Bingöl, annesi Halk Ozanı Şahsenem Bacı'nın hastalığı ve gelecek projeleri ile ilgili merak edilenleri anlattı. İşte Bingöl'ün o açıklamaları...



"Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Başdanışmanı İbrahim Kalın enstrüman konusunda çok disiplinli. Çok iyi bağlama çalıyor. Kendi besteleri, yazdığı sözler çok güzel. Siyasetten ve ülke gündeminden buna da zaman ayırıyor. Kendi hayatı açısından da çok özel bir durum. Herkese enstrüman çalmayı öneriyorum. Bunun yaşı da yok, hayatı güzelleştiriyor. Zor mesleklerde öneriyorum. Sizin yoldaşınız, dostunuz oluyor, rehabilite ediyor. Artık ilkokullarda bağlama ve kaval çalınıyor. Bu çok iyi oldu. Çocuklarımız artık kendi ana sazlarımızla tanışıyor. Çocukluğumda babam lise müdürlüğü yaparken yıl sonu müsamereleri olurdu veya bizi bir kurumun halk müziği korosuna götürürdü. Benim çocukluğum, gençliğim sahnede, sahne arkasında geçti. Herkes müzikle uğraşsa, türkü söylese kendi mesleğine motivasyonu artar, hayatla daha özel bağ kurar. Polislerimiz de geçen sene TRT Müzik'te program yaparken benim programıma konuk oldular. Çok güzel çalıp söylediler ve halk oyunlarını oynadılar. Sonra ben 'Neden koro kurmuyoruz?' dedim. Sayın İl Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan'ın himayelerinde bu koroyu kurduk. Bir yıl çalıştık. 60 - 70'e yakın bir repartuvarımız var. 10'a yakın konser verdik. Anadolu türkülerini söylüyoruz. Nisan ayında bir albüm yaptık. Polis Haftası'nda çıktı. Gelirini şehit ailelerine bağışladık. Çanakkale türküsünü Çanakkale'de çektik. Dördüncü yılda çok güzel bir iş yaptık."





"ANNEM BENİ TANIYOR AMA TORUNLARINI BAZEN TANIMIYOR"

"Annem iyi ama alzheimer olduğu için doğal olarak unutkanlığı orta derecenin üzerine çıktı. Annem alzheimera çok genç yaşta yakalandı. Şu an 76 yaşında, 66 yaşında hastalığa yakalandı. Erken teşhis ettik. İlaçla uzun süre yavaşlattık ama son 2 yılda fazla ilerledi. Bedensel sağlığı iyi, başka bir hastalığı yok ama unutkanlığı var. Beni tanıyor ama torunlarını bazen tanıyor, bazen tanımıyor. Bir sokak yanımda oturuyor. Her gün görüyorum kendisini, kontrolüm altında... Bakıcısı da var. Biz 3 kardeşiz. Kız kardeşim de gidip geliyor. Son 2 yıldır annem İstanbul'da... Daha önce İzmir'deydi ama hastalığı hızlanınca ben gözümün önünde olsun diye aldım annemi... Her anne çocuğu için kahramandır. Annem kahramanım benim." 



"ASKER OLMAK İSTİYORDUM, ANNEM BÜTÜN HAYATIMI DEĞİŞTİRDİ"

"Ben 7 yaşına kadar asker olmak isteyen bir çocuktum. Dedem İstiklal Savaşı gazisidir. Dumlupınar'da savaşmış ve hep Kurtuluş Savaşı hikayeleriyle büyüdüm. Babam da asker kökenlidir, 22 Mayıs'çılar diyorlar. Babamın asker resimlerine bakarak çocukluğumda askerliğe özeniyordum, subay olmak istiyordum. 7 yaşımda annem kucağıma bağlamayı verince bütün hayatım değişti. Aşık Veysel'i buldum. İlk öğrendiğim türkü Uzun İnce Bir Yoldayım oldu. O sert, asker olmak isteyen çocuktan başka bir duygusallık çıktı. Hayata bakış açım değişti. 12 yaşımda Ankara Devlet Konservatuarı sınavlarını kazanıp okudum. Annem o yüzden benim bütün hayatımı, geleceğimi şekillendirmiştir. Annem Osmanlı kadınıdır, yiğittir. Hiçbir şeyden korkmaz."





"ANNEMİN SAZ ÇALMAYI UNUTTUĞUNU ÖĞRENİNCE ÇOK ÜZÜLDÜM"

"Annem saz çalmayı unutmuş. Ben onu öğrendiğim gün çok üzüldüm. Saz öğrendiğim, yıllarca sazıyla, sözüyle dinlediğim, hayranlıkla izlediğim annem saz çalamıyor. Birinci derece yakınları için çok zor, çok duygusal bir hastalık. Psikologlar daha çok alzheimer olanların yakınlarını hazırlıyorlar.  Biz bazen karşılıklı saz çalıyoruz."

"1974 YILI O KADAR ÖNEMLİ Kİ FİLMİNİ YAPIYORUM..."

"TRT1'de Hasan Kaçan ile temmuz ayı sonunda bir dizi yapacağız gibi duruyor. Komedi dizisi olacak ama mahalle işi... Eşref Saati gibi olacak. İpucu vermek istemiyorum, sürpriz olacak. Mahallenin kabadayısı olacağım. Çok güzel bir işe benziyor. İki tane de sinema filmi var. Bir tanesi 6-7 yıldır üzerinde çalıştığım, 'artık yeter' dediğim bir film. Onu önümüzdeki seneye hazırlıyorum. Çocukluğumda geçen bir hikaye. Diğer film de daha gençken bir komedi filmi, orkesta hikayesi. Onu da bir arkadaşımla birlikte yapacağız. İki yıl içerisinde iki film... Filmlerin yapımcıları benim. Daha önce 72. Koğuş'u yapmıştım. Çocukluğumdaki hikayenin yönetmenliğini de kendim yapmak istiyorum. 10 yaşımda başımdan geçen hikayeyi anlatacağım. 10 yaşındayken ben çok iyi bağlama çalıyordum. 1974 İstanbul Halkalı ve çok özel bir hikaye... Anne ve 3 çocuğun 10 aylık bir hikayesi. 1974 olmasaydı ben Yavuz Bingöl olmayabilirdim. O tarih o kadar önemlidir bende ki filmini yapıyorum."

"MEL GİBSON'DAN DAHA ÇOK FİLMİM VAR"

"Annemle benim 4 albümüm var. 4 tane de Umuda Ezgi'ler ile var. 12 tane de kendi albümüm var. 20'ye yakın albümüm, 25'e yakın sinema filmim, 17-18 tane dizim var. Mel Gibson'dan daha çok filmim var. Ben mütevazı hayatımı hiç bozmadım. 

"SOSYAL MEDYAYA UZAĞIM"

"Sosyal medya ile aram hiç iyi değil. Instagram'ı biraz kullanıyorum. Sosyal medyadan uzaklaştım. İnsanların birbirlerine fazla haksızlık ettiğini düşünüyorum sosyal medyada... 6 yıl evvel Twitter hesabımı kapattım. Önüme gelen her şeyi paylaşınca bana 'bir dur' dediler. Garip garip şeyler yapıyordum."



"BENDE KÜSLÜK KAVRAMI YOK"

"Aşksız hayat olmaz. Şarkılar ortada... Aşkı yazıyorsun, aşksız, sevdasız hayat olmaz. Son albümümün adını İhsan koydum. İyilik yapma, bağışlama, affetme anlamında... Geriye sadece yaptığın hoşluklar, güzellikler ve iyilikler kalıyor. Ben herkesi bağışlarım ve affederim. Bağışlamadığım bir şey hiç olmadı. Kimse hakkında kötü düşünmem. Küslük bende hiç yok. Çok çabuk parlarım ama sinirim çabuk geçer. Kalbini kırdığını hissettiğim kişinin hemen gönlünü alırım. Affetmek önemli. Dünya iyi ve güzel şeylerin etrafında, aşkın, sevdanın etrafında dönse... Gazeteleri, üçüncü sayfaları takip etmiyorum. Kitap okumaya zaman ayırıyorum. Gitar, piyano, bağlamaya zaman ayırıyorum." 

"FRANSA'DA SAHNEYE ÇIKTIM, AYAKTA ALKIŞLANDIM"

Ben Fransa'da bir üniversite şenliğine gitmiştim rock festivaline... Türk öğrenciler beni oraya götürdüler, 'bağlama çalsan' dediler. Yarım saat içinde bana bağlama buldular. Ben de çıktım bir türkü çaldım. Türkü bittiği anda ayakta alkışlandım. Müziğin evrenselliği... Kanallarda hiç müzik programları kalmadı. Kral Tv herkesin gözağrısıydı. Kapanmasına çok üzüldüm. Bizim zamanımızda klibini çeken ilk oraya verirdi. TRT Müzik iyi gidiyor. Müzik programları çoğalsa iyi olur. Kötülüğün karşısında birlik olmalıyız. İyi ve güzel şeyler düşünelim, iyi ve güzel şeyler olsun. 

{ "vars": { "account": "G-Q6K1Q5TWQT" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }