Yıllar sonra ‘Basit Numaralar’ adlı şarkısıyla geri dönen ve bir ayda 20 milyon izlenme rakamına ulaşan usta sanatçı hayatı ve beklentileri hakkında dobra açıklamalar yaptı.
“Ben öldükten sonra hiç kimsenin ‘Zerrin’i anma gecesi’, ‘Zerrin ödülleri’, ‘Zerrin şarkıcı okulu’, ‘Zerrin sokağı’ gibi şeyler yapmasını istemiyorum. Zerrin Özer adıyla ardımdan hiçbir şeyin yapılmasını istemiyorum. Avukatımla da konuştum, böyle bir hakkımın olduğunu öğrendim. Yaşarken mesleğimde hiç mutlu olmadım. Öldükten sonra da bu tür etkinliklerle adımın kullanılmasını istemiyorum şeklinde bir vasiyetinizin olduğu doğru mu?” şeklindeki soruya karşılık Zerrin Özer şunları söyledi: “Şimdi bu ifadelerde yanlışlıklar var şöyle ki; Zerrin Özer Sokağı, Zerrin Özer Caddesi, Zerrin Özer Çocuk Bahçesi, Zerrin Özer Viyadüğü mesela bunlar beni son derece onurlandırır. Benim bahsetmek istediğim ben öldükten sonra benim adıma, benim sırtımdan yok Zerrin Özer Festival, Zerrin Özer Ödülü, Zerrin Özer Gecesi gibi etkinlikleri istemiyorum. Ama diğerleri olsa sonsuz şükranlarımı sunarım, mutluluk duyarım.”
Zerrin Özer sözlerini şöyle sürdürdü: Valla yaşarken zaman zaman mutsuz oldum diğer sanatçıların olduğu gibi tabi bakış açısıyla orantılı bir şey o zaman zaman da çok mutlu oldum mesleğimde bir kere sevenlerim her şeyim onlarla çok mutluyum. Dolayısıyla ben yaşarken önem kazanmalıyım, yaşarken değer görmeliyim. Sadece ben kendi adıma değil benim gibi diğer sanatçının adına da konuşuyorum. Vefat ettikten sonra ne yararı kalıyor sadece bütün yiyiciler geliyor birden bire çıkıyorlar ortaya, filmin yapılıyor, gecen düzenleniyor, senin adına törenler düzenleniyor, ödüller veriliyor ben bunları istemiyorum. Ama öbür türlü devletten gelmiş sokak ismi, sokak ismi, cadde ismi bunlar çok güzel onure edicidir.
İşte röportajın ayrıntıları:
Basit Numaralar ve Külfet adlı şarkılarınızla tekrar müzik piyasasında rüzgar estirdiniz, şimdi yeni şarkılar var mı?
Sırada yine müzik var. Çok güzel bir planlama yaptık. Yıllar sonra Basit Numaralar’la çıkmak istedim sevenlerimin karşısına ardından Külfet çıktı. Grand Müzik’in sahibi Hayrettin Güneş ile bir karar aldık; Bundan böyle her 45 günde bir yeni kliple birlikte şarkılarım sevenlerimle buluşacak. Uzun zamandır sessiz kalan Zerrin Özer’e doyuracağım müzikseverleri.
Sezen Aksu ve Ajda Pekkan ile birlikte Türk Pop Müziği’nin üç divası arasında yer almak nasıl bir duygu?
Ben her zaman büyüklerime saygı duydum, aramızda iki üç yaş olmasına rağmen. Ajda Pekkan’dır, Nilüferdir, Sezen Aksu’mdur hele Sezen benim lokumumdur. Ve Nükhet Duru! Hepsine hayranım hepsini seviyorum.
80’li yıllarda Arapça şarkılar bile seslendirmişsiniz, caz da söylediniz, pop da arabesk de bugünden sonra da bir değişime gidip sürpriz bir tarzla karşımıza çıkar mısınız?
Valla bu projeden sonra Türk pop müziği adı altında 10 şarkının plak olmasından sonra da deyişler okumak istiyorum. Kültürel zenginliğin olması sebebiyle deyişler okumayı çok istiyorum.
Zerrin Özer kimleri dinler, kimlerin şarkılarını dinlerken hüzünlenir?
Valla lokumumu yani Sezen Aksum’u dinlerken çok hüzünlenirim. Muhakkak ki yaşanmışlıklar vardır, bir kere herkesin hayatına dokunmuş bir sanatçıdır. Arkasından yeni jenerasyonda Emre Aydın’ı, Ceylan Ertem’i ve Semicenk’i seviyorum. Çok başarılılar bu güzel seslere aşığım ve hayranım.
ÖNÜMÜ KESENLERE SAYGI DUYUYORUM
Meslek hayatınız boyunca sizin önünüzü kesmek isteyenler oldu mu? Ne tür düşmanlıklar ya da oyunlarla karşılaştınız?
Yol çizgisi, adım atma çizgisi farklıdır. Bir yere gelebilmek için herkesin çizmiş olduğu yol farklıdır. Dolayısıyla ben de çok olumsuz olaylar yaşadım tabi ki ama şimdiki kafamla düşünüyorum ki o zamanlar belki saçma geliyordu ama şimdi herkesin bir çizgisi var ve o yolda yürümek durumunda diye düşünerek saygı duyuyorum.
90’lı yıllardan itibaren zaman zaman müziği bıraktığınızı açıkladınız. Müziğe küsmek doğru mu? Sizi sevenlerin dengesini bozan bir durum değil mi bu?
Bu soruya güldüm, neden biliyor musunuz? Sanatçının dengesi bozulursa zaten dinleyenlerin dengesi de bozuluyor. Sanatçı zaten dengesi bozulmuş ki müziğe ara vermiş ya da müzik hayatını noktalamış. İnsan hayatında o kadar büyük olaylar yaşıyor ki belki küçücük sandığımız ama o kadar derinlemesine giden ve o kadar sizi yıldıran olaylar yaşıyorsunuz ki, sonuçta müziği bırakmak zorunda kalıyorsunuz. Çünkü sağlığınız elden gidiyor gibi oluyor. Ama o zamanlar geçti gitti şimdi var gücümüzle müzik müzik müzik diyoruz.
TEOMAN DA BEN DE BİR YERE GİDEMEYİZ
Bunu Teoman’da yaptı geri döndüğünde aynı kitleyi bulamadı, sizde de böyle oldu mu? Her dönüşünüzde bir sevgi azalması, bir kopuş hissettiniz mi? Size de küsenler oldu mu?
Ben sevgili, çok kaliteli sanatçı arkadaşım Teoman’ın asla sevdiklerini kaybettiğine, kitlesinin azaldığına inanmıyorum. Onun bir kemik kitlesi vardır ve onlar her şekilde onun yanındadır. Çok sevdiğim, çok saydığım bir müzik adamıdır kendisi. Ayrıca onda olmadığı gibi bende de böyle bir şey olmadı. Çünkü sevenlerimiz bizi öyle bir seviyor ki kucaklarına alıp sımsıkı sarılıyorlar ki zaten bir yere gitmemize imkan yok.
2000’li yılların başında ‘Paşa Gönlüm’ şarkısının klibinde o dönemin en iyi isimlerini bir araya getirdiniz, imkansızı başardınız, klip öncesi herkesi siz mi çağırdınız, kimler gelerek ya da gelmeyerek sizi şaşırttı, gönül koyduklarınız oldu mu? Klip gününü anlatır mısınız?
O kadar rüya gibi bir klipti ki rica edilen tüm sanatçı dostlarım o gün çekime geldiler. Aralarında kaybettiğim çok değerli sanatçı kardeşlerim var onları her zaman özlemle andım. Paşa Gönlüm klibi gerçekten bir olaydır, Hakan Yonat’ın başarısıdır aynı zamanda ve benim bütün sevgilerimin karşılığını gördüğüm bir kliptir. Ve çok özeldir Zerrin Özer’in tarihinde.
Kendinizi şanslı hissediyor musunuz, hayattan istediklerinizi alabildiniz mi?
Kendimi tabi ki de şanslı hissediyorum. Aksini düşünmek Allah’ın gücüne gider. Bana böyle bir ses vermiş, böyle sevenler vermiş. Allah eksikliklerini göstermesin ben çok şanslı bir insanım.
‘Bir Sarışın Küçük Kız’ adıyla 2006’da çıkan bir biyografi kitabınız var, bunun filmi de gelir mi?
Hayatımın gerçekten film olmasını isterim ama doğru dürüst. Bu yüzden filmim çekildiğinde benim yaşıyor olmam gerekiyor. Yani vefat ettikten sonra karışamıyorsunuz doğru mu yanlış mı anlatılanlar kimse bilemiyor. Dolayısıyla valla kim oynar diye düşündüğüm zaman Türkiye’de o kadar değerli tiyatrocular var ki hayran olduğum hepsi bunlardan bir tanesi oynayabilir diye düşünüyorum. Ve gerçekten çok isterim hayatımın film yapılmasını, yaşarken ama. (Akşam)